Je was op zoek naar: zorlayabilecek (Turks - Engels)

ancak ne hükümeti yasalara uymaya zorlayabilecek, ne de hükümetin suçluları sorumlu tutabileceği tedbir veya kısıtlamalar mevcut.
however, there are no measures or restrictions that can force the government to comply with the laws, nor can it hold the offenders accountable.

bu yüzden dmca yasasının bahsettiği kopyalanamaz içerik yerine bu yasa sizi makinelerinizin kopyalayabilme özelliğini kaldıran sistemler kullanmaya zorlayabilecek hale getirildi.
so in order to fake the ability to sell uncopyable bits, the dmca also made it legal to force you to use systems that broke the copying function of your devices.

"hollanda'nın çıkardığı kırmızı kart, şu anda romanya'yı bir hukuk devleti haline gelmeye zorlayabilecek en son baskı aracıdır.
"the red card shown by holland is currently one of the last means of pressure that can force romania to become a rule of law state.

meclis partileri pazartesi günü cumhurbaşkanıyla yaptıkları bir toplantıda, ahtisaari'nin önerisine karşı duracak yeni bir parlamento ve daha lehte bir anlaşmayı zorlayabilecek bir müzakere heyeti atanmasının sahip olduğu aciliyet üzerinde görüş birliği sağladılar.
at a monday meeting with the president, the representatives of the parliamentary parties agreed on the urgency of constituting a new parliament that would take a stand on ahtisaari's proposal, and of appointing a negotiating team that would try to win a more favourable settlement.

fakat yine de, gazprom'un büyük ortağı olarak hükümetin, potansiyel rakip proje nabucco'yu dengelemek amacıyla böyle bir karar almaya zorlayabileceği olasılığını da gözardı etmiyoruz", dedi.
"nevertheless, we do not rule out that the government, as gazprom's controlling shareholder, could force the company to adopt such a decision in order to offset the potentially competing nabucco project."