Je was op zoek naar: orman (Turks - Frans)

orman
forêt

kara orman
forêt-noire

orman tavuğu
tetraoninae

gl orman ateşi
feu de forêt (gl)

daha fazla orman yangını
diminution du débit fluvial annuel

başlar kıpırdamaya orman hayvanları.
tu amènes les ténèbres, et il est nuit: alors tous les animaux des forêts sont en mouvement;

ve norveç' teki bu orman büyümeye devam ediyor.
et la forêt en norvège continue de pousser.

dal budak salan orman ağaçlarını sulamak için havuzlar yaptım.
je me créai des étangs, pour arroser la forêt où croissaient les arbres.

bunun adı gelecek kütüphanesi ve norveç' teki bir orman şeklinde.
elle est appelée la librairie du futur et elle se présente sous forme d'une forêt, en norvège.

terk ettiği kentler gibi ıssız olacak. ‹‹orman ve dağ başı››.
en ce jour, ses villes fortes seront comme des débris dans la forêt et sur la cime des montagnes, abandonnés devant les enfants d`israël: et ce sera un désert.

yetki ikamesi ilkesi uyarınca, orman politikasının sorumluluğu, öncelikle Üye devletlere aittir.
l'objectifviseàréduirelesimpactsdirectsdecessecteurs,ainsiqueleurspressions diffuses, telles que la fragmentation, l'acidification, l'eutrophisation et la pollution.

‹‹İnsanoğlu, asma odununun herhangi bir orman ağacının dalından daha fazla değeri var mı?
fils de l`homme, le bois de la vigne, qu`a-t-il de plus que tout autre bois, le sarment qui est parmi les arbres de la forêt?

orman, turba veya çayırların topluca biyoyakıt ekinlerine dönüştürülmesi, tasarruf edilecek miktarda daha fazla co salınmasına yol
les biocarburants ont été salués comme un excellent moyen de « mettre au vert » les transports et d'éviter les importations coûteuses de pétrole.

2003 yazının orman yangınları can alırken sadece portekiz'de 925 milyon eur'dan fazla zarara yol açtı.
les incendies de forêt de l'été 2003 ont causé de nombreux décès et coûté quelque 925 mio eur rien que pour le portugal.

orman kuşlarının nüfusları 1990’dan beri yaklaşık % 15 azalmış, ama 2000’den itibaren rakamlar istikrara kavuşmuştur.
le suivi des espèces est conceptuellement plus simple, mais requiert beaucoup de ressources et est nécessairement très partiel.

toprak erozyonunun başlıca nedenleri, uygun olmayan arazi yönetim uygulamaları, ormanların yok edilmesi, aşırı otlatma, orman yangınları ve inşaat faaliyetleridir.
les principales causes sont des pratiques inappropriées de gestion des terres, la déforestation, le surpâturage, les incendies de forêt et les activités de construction.

‹‹bu nedenle egemen rab şöyle diyor: orman ağaçları arasında asma odununu nasıl yakıt olarak ateşe verdimse, yeruşalimde yaşayan halka da aynısını yapacağım.
c`est pourquoi ainsi parle le seigneur, l`Éternel: comme le bois de la vigne parmi les arbres de la forêt, ce bois que je livre au feu pour le consumer, ainsi je livrerai les habitants de jérusalem.

Önümüzdeki yıllarda, hammaddelerin (gıda, yem, enerji ve hammade üretimi için kullanılan biyokütle) üretilmesi için tarım ve orman arazilerinin kullanımı giderek yoğunlaşacaktır.
l'affectation des terres agricoles et sylvicoles en europe à la production de matières premières (denrées alimentaires, utilisation de la biomasse à des fins énergétiques et matérielles) s'intensifiera au cours des prochaines décennies.

bölüm 3’te ele alındığı gibi, bir kaynak olarak arazi; gıda, orman ürünleri ve yenilenebilir enerji gibi ihtiyaçlarımız için, kendi aralarında rekabet hâlindedir.
le capital naturel est le stock de ressources naturelles à partir duquel les biens et les flux de services écosystémiques sont extraits et maintenus.

bir de kralın orman sorumlusu asafa bir mektup götürmek istiyorum. tapınağın yanındaki kalenin kapıları, kent surları ve oturacağım evin yapımı için bana kereste versin.›› tanrım bana destek olduğu için kral dileklerimi yerine getirdi.
et une lettre pour asaph, garde forestier du roi, afin qu`il me fournisse du bois de charpente pour les portes de la citadelle près de la maison, pour la muraille de la ville, et pour la maison que j`occuperai. le roi me donna ces lettres, car la bonne main de mon dieu était sur moi.