Je was op zoek naar: hareketli olsun o zaman (Turks - Italiaans)

o zaman ne yaptın?
che cos'hai fatto dopo?

o zaman seni dost edinirler.
e allora ti avrebbero preso come amico.

o zaman, kafadarlarını çağırsın,
chiami pure il suo clan:

o zaman, yaptıklarınızı size bildiririm.
poi a me farete ritorno e vi informerò su quello che avrete fatto”.

o zaman haydi çağırsın kurultayını.
chiami pure il suo clan:

o zaman bileceksiniz nasılmış uyarım!
conoscerete allora il mio avvertimento.

o zaman bu, insafsızca bir taksim!
che ingiusta spartizione!

artık yazıklar olsun o gün yalanlayanlara.
guai in quel giorno, a coloro che tacciano di menzogna,

"o zaman tümüyle sapıtmış olurum."
sarei allora nell'errore evidente.

o zaman arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler.
gli voltarono le spalle e se ne andarono.

(İşte o zaman:) eyvah, eyvah!
dicendo: “guai a noi!

böyle yaparsan o zaman zalimlerden olursun."
se lo facessi, saresti uno degli ingiusti”.

o zaman hiçbir tehlike fikri aklımdan geçmedi.
allora non mi passò per la testa nessun'idea di pericolo.

(o zaman) tehdidimin nasıl olduğunu bileceksiniz.
conoscerete allora il mio avvertimento.

(o zaman) kimin kitabı sağından verilirse:
quanto a colui che riceverà il suo libro nella mano destra,

"evet, dedi, siz o zaman benim yakınlarımdan olacaksınız."
rispose: “sì, e in tal caso sarete tra i favoriti”.

(o zaman): "Şimdi gerçeği getirdin” dediler.
dissero: “ecco, ora ce l'hai descritta esattamente”.

yemin olsun, o onların hepsini kuşatmış ve tamamını tek tek saymıştır.
egli li ha contati e tiene il conto,

İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.
si rivolgeranno gli uni agli altri, interrogandosi.

Şimdi utandığınız şeylerden o zaman ne kazancınız oldu? onların sonucu ölümdür.
ma quale frutto raccoglievate allora da cose di cui ora vi vergognate? infatti il loro destino è la morte