Je was op zoek naar: kurbağaları (Turks - Japans)

yakala şu kurbağaları!
捕まえろ！ 走れ！

yakala kurbağaları, yakala!
カエルを捕まえるんだ

ağaç kurbağaları ısılarını kontrol edebiliyor.
カエルの一種は 熱放出を調節できる

kurbağaları yığın yığın topladılar. Ülke kokudan geçilmez oldu.
これをひと山ひと山に積んだので、地は臭くなった。

pekala, ben profesör rothman'ın parçalara ayırdığı kurbağaları düşünüyorum.
オレはロスマン先生が カエルを解剖しまくったこと

ancak büyücüler de kendi büyüleriyle aynı şeyi yaptılar ve ülkeye kurbağaları saldılar.
魔術師らも秘術をもって同じように行い、かえるをエジプトの地にのぼらせた。

bunun üzerine su baskınını, çekirgeyi, haşeratı, kurbağaları ve kanı birbirinden ayrı mucizeler olarak onlara musallat kıldık; yine de büyüklük taslayıp suçlu bir millet oldular.
そこでわれはかれらに対し，様々な明証として洪水やバッタやシラミ，カエルや血などを送った。だがかれらは高慢な態度を続け，罪深い民であった。

"eyvah, bizim kurbağanın yalnızca gizli bir kimliği değil ayrıca princeton girl isimli biriyle e-mail ilişkisi varmış. "
ああ... 結局 判明するのです カエルの正体だけでなく━ プリンストン・ガールという 秘密のメル友がいることを...