Je was op zoek naar: yakıyor (Turks - Servisch)

düşmanlarını yakıyor çevrede.
oganj pred njim ide, i pali naokolo neprijatelje njegove.

grevler yunan çalışanların canını yakıyor
u trenutku štrajkova u grčkoj radnici u nevoljama

noel sabahı eve gelen ilk konuk -ona polozajnik deniyor- şöminede ateşi yakıyor ve zenginlik ve sağlık dileği tutuyor.
prvi gost koji uđe u kuću na božićno jutro -- položajnik -- pali vatru u peći i poželi svima zdravlje i dobrostanje.

Çocuklar odun topluyor, babalar ateş yakıyor, kadınlar gök kraliçesine pide pişirmek için hamur yoğuruyor. beni öfkelendirmek için başka ilahlara dökmelik sunular sunuyorlar.
sinovi kupe drva, a oèevi lože oganj, i žene mese testo, da peku kolaèe carici nebeskoj, i da liju nalive drugim bogovima, da bi mene dražili.

sırbistan ile birleşme taraftarlarından biri, 16 mayıs salı günü podgorica'da düzenlenen mitingde meşale yakıyor. [getty images]
pristalica unije sa srbijom pali baklju na mitingu održanom u utorak (16. maja) u podgorici. [geti imidžis]

10 temmuz'da yayınlanan karar, 1999 yılında kosova'nın da dahil olduğu yugoslavya federe cumhuriyeti topraklarında yaşanan silahlı ihtilaflar sırasında işlendiği iddia edilen innsan organı kaçakçılığı sorunuyla ilgili soruşturma başlatmasına yeşil ışık yakıyor.
tom rezolucijom, objavljenom 10. jula, daje se zeleno svetlo za početak istrage o slučaju trgovine ljudskim organima za vreme oružanih sukoba na teritoriji savezne republike jugoslavije 1999. godine, uključujući i kosovo.