Добавлены профессиональными переводчиками и компаниями и на основе веб-страниц и открытых баз переводов.
perché i miei occhi han visto la tua salvezza
Çünkü senin sağladığın, bütün halkların gözü önünde hazırladığın kurtuluşu, ulusları aydınlatıp halkın İsraile yücelik kazandıracak ışığı gözlerimle gördüm.››
non han forse visto che in verità abbiamo fatto la notte affinché riposino in essa e il giorno affinché vedano con chiarezza?
dinlensinler diye geceyi (karanlık) ve (çalışsınlar diye) gündüzü aydınlık kıldığımızı görmediler mi?
essa si è ribellata con empietà alle mie leggi più delle genti e ai miei statuti più dei paesi che la circondano: hanno disprezzato i miei decreti e non han camminato secondo i miei comandamenti
Öyleyken yeruşalim çevresindeki bütün uluslardan ve ülkelerden daha çok kötülük yaparak ilkelerimi, kurallarımı çiğnedi. İlkelerime karşı geldi, kurallarım uyarınca davranmadı.
certamente quegli altri sono passati nei pressi della città sulla quale cadde una pioggia di sventura. non l'han forse vista?
andolsun, onlar, üstüne felaket yağmuru yağdırılmış bulunan o ülkeye uğramışlardır; yine de onu görmüyorlar mıydı?
getta quello che c'è nella tua mano destra: divorerà quello che han fatto, perché quello che han fatto è artificio di mago; e il mago, ovunque vada, non avrà riuscita”.
"sağ elindekini at da onların yaptıklarını yutsun, yaptıkları sadece sihirbaz düzenidir. sihirbaz nereden gelirse gelsin başarı kazanamaz."