You searched for: blouse (Engelska - Turkiska)

lovele blouse s
duck dodgers pl

i wash the blouse.
bluzü yıkarım.

she wore a red blouse.
o, kırmızı bir buluz giymişti.

do you like this blouse?
bu bulüzü sever misiniz?

i prefer a cotton blouse.
ben bir pamuk bluz tercih ederim.

may i see that blouse, please?
Şu bulüzü görebilir miyim, lütfen?

she gave the blouse a quick wash.
bulüzü çabucak yıkadı.

your blouse goes beautifully with that skirt.
bulüzün o etekle iyi gider.

janet bought a skirt and a blouse.
janet bir etek ve bir bluz satın aldı.

she draws inspiration from the nature, the tattoos on her arms and the bright colours of her blouse.
doğadan, kollarındaki dövmelerden ve bluzunun parlak renklerinden ilham alıyor.

the lady in her bright blouse sits on a rope cot and makes clay figurines for her grandchildren to play with in the upcoming festival.
parlak renkli bluzlu kadın ip yatakta oturuyor ve yaklaşan festivalde oynamaları için torunlarına kil heykelcikler yapıyor.

to the naked eye they look like a piece of your blouse, or your shirt, but actually these materials are fairly complex and they are designed to degrade once inside the body.
Çıplak gözle baktığınızda, bluz veya eteğinizin bir parçasıymışlar gibi görünürler, ama aslında bu malzemeler oldukça kompleks yapıdadır. ve vücudun içine girdiklerinde zamanla yok olacak şekilde dizayn edilmişlerdir.

these blouses are long sleeved.
bu bulüzler uzun kolludur.