You searched for: intense (Engelska - Turkiska)

intense
intense

tom is intense.
tom yoğundur.

you're intense.
sen yoğunsun.

background (intense)
arkaplan (keskin)

the heat is intense.
isı yoğun.

you're so intense.
Çok yoğunsun.

color 1 (intense)
renk 1 (keskin)

intense fear paralyzes you.
yoğun korku sizi felç eder.

it was july. the heat was intense.
aylardan temmuzdu. isı yoğundu.

and you harbour intense love for wealth.
mal mülk sevgisi ise bütün benliğinizi kaplamış!

intense is their hostility to one another.
(allah'tan çok sizden korkarlar).

how intense then was my abhorrence (of them)!
(böyle iken), peygamberimi yalanladılar; ama benim karşılık olarak verdiğim nasıl olmuştu!

=== ecologies ===this organization has intense competition.
=== ekolojik yapılar ===ekolojik yapıda yoğun rekabet vardır.

this intense heat doesn't seem to bother you.
bu şiddetli ısı sizi rahatsız ediyor gibi görünmüyor.

far from stopping, the storm became much more intense.
fırtınanın durması söyle dursun, çok daha fazla yoğunlaştı.

as we fashioned jinns before from intense radiated heat.
cini/İblis'i de daha önce kavurucu ateşten yaratmıştık.

this is -- this is intense material, i should warn you.
bu--şiddet içeriyor.. sizi uyarmalıyım.

so what did i learn from this intense and unforgettable experience?
peki bu unutulmaz ve yoğun deneyimden ne mi öğrendim?

intense snowfall has blocked many roads in the northeast. [afp]
yoğun kar yağışı ülkenin kuzeydoğu kesiminde çok sayıda yolu trafiğe kapadı. [afp]

in albania, intense snowfalls have isolated whole villages in the northeast.
arnavutluk'ta yoğun kar yağışı kuzeydoğudaki bütün köylerle ulaşımı kesti.