You searched for: it occurred to me that he had done it on ... (Engelska - Turkiska)

it occurred to me that he had done it on purpose
onun bunu bilerek yaptığı aklıma geldi

it occurred to me that he might have told a lie.
onun yalan söylemiş olabileceği aklıma geldi.

it occurred to me that i had left my purse at home.
cüzdanı evde unuttuğum aklıma geldi.

it occurred to me that he was trying to conceal something.
bana o bir şey gizliyor gibi geldi.

it occurred to him that he should start at once.
derhal başlaması gerektiği aklına geldi.

it never occurred to me that i might be fired.
kovulabileceğim hiç aklıma gelmedi.

it seems to me that he is honest.
o bana dürüst gibi geliyor.

he explained to me that he had no money.
parası olmadığını bana açıkladı.

it is hardly conceivable to me that he will fail.
onun başarısız olacağı aklıma pek yatmıyor.

he told me that he had gone there.
bana oraya gittiğini söyledi.

he told me that he had lost his watch.
bana saatini kaybettiğini söyledi.

but it didn't -- it never occurred to me that it had to be invented and that it had been invented only 350 years ago.
fakat olmadi -- 350 yıl önce icat edilmiş şeylerin icat edilmesi gerektigini hiç göremedim

but it occurred to me, how in his small life had he already believed the myth that if something was that well done, that we must have done it.
ama farkettim ki, o küçücük yaşında çoktan şu mite inanmıştı: eğer bir şey iyi yapılmışsa onu biz yapmış olmalıyız.

well, it occurred to me that i should invite dr. robicsek to lecture at wofford college on -- what else?
o an aklıma dr. robiscek'i tabii ki ne üstüne olacak, leonardo da vinci'yle ilgili bir konuşma vermek üzere wofford'a davet etmek geldi.

so it occurred to me, what happens if we could run these backwards?
benim de aklıma geldi, bunu geriye doğru sararsak ne olur?

but it never really occurred to me that my love of cars and trucks would ever be in conflict with nature.
ama arabalara ve kamyonlara olan sevgimin doğa ile çatışma yaratacağı hiç aklıma gelmedi.

and after 17 years of photographing large industrial landscapes, it occurred to me that oil is underpinning the scale and speed.
17 yıl boyunca büyük sanayi tesislerini fotoğrafladıktan sonra bunların büyüklüğün ve hızının temelinde petrolün yattığını anladım.

and frankly, although i keep getting asked this, it never occurred to me that anybody would turn me down under the circumstances.
açıkçası, bu soruyu herkese sormama rağmen, bu koşullar altında birinin beni geri çevireceği hiç aklıma gelmedi.

i was trying to think, how is sync connected to happiness, and it occurred to me that for some reason we take pleasure in synchronizing.
sync'in mutlulukla nasıl ilintili olabileğini düşünüyordum, ve nedense senkronize hareket etmek hoşumuza gider...

and it occurred to me that in this whole non-governmental world, somebody needs to be thinking about organizing public goods markets.
bana öyle geldi ki, koskoca sivil toplum dünyasında birisinin çıkıp kamu malları piyasası diye bir şey yaratması gerekiyordu.