You searched for: no body knows what i feel inside (Engelska - Turkiska)

i know what i feel.
ne hissettiğimi biliyorum.

what i feel cannot be described with words.
hissettiğim şey kelimelerle açıklanamaz.

i know what i felt.
ne hissettiğimi biliyorum.

i find it necessary to be able to say what i feel.
ne hissettiğimi söyleyebilmeyi gerekli buluyorum.

do you know what i mean?
ne demek istediğimi biliyor musunuz?

i know what i have to do.
ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.

i believe you know what i mean.
ne demek istediğimi bildiğine inanıyorum.

and you know what i found out?
ve ne buldum biliyor musunuz?

i don't know what i owe you.
sana ne borçlu olduğumu bilmiyorum.

do you want to know what i think?
ne düşündüğümü bilmek ister misin?

i didn't know what i was doing.
ne yaptığımı bilmiyordum.

"but i feel sorry for what i have seen.
kostiç, "fakat gördüğüm şeyler beni üzdü.

boy: oh, marcus, you know what i mean.
Çocuk: aman, marcus, ne demek istediğimi biliyorsun.

you want to know what i know, don't you?
benim ne bildiğimi bilmek istiyorsun, değil mi?

do you know what i think probably happened in this room?
biraz önce bu odada ne oldu biliyor musunuz?

so now you know what i know that is moving me to sound this alarm.
evet, şimdi, benim bildiğim, bu alarmı çalmama neden olan şeyi biliyorsunuz.

and you know what, i think it's right that tony is out.
biliyor musunuz? bence tony'nin dışarıda olması doğru.

but what i felt towards the child at that moment was deep affection, but nothing like what i feel for him now, five years later.
tabii ki çocuğa karşı büyük bir şefkat duyuyordum ama bunun 5 yıl sonra, şimdiki duygularımla alakası yok.

"everyone knows what i think about kosovo, about europe, about the future of this country, and what i have been doing all these years.
tadiç, "kosova hakkında, avrupa hakkında, bu ülkenin geleceği hakkında ne düşündüğümü ve tüm bu yıllar boyunca neler yaptığımı herkes biliyor.

i know what it is to suffer, and i feel that if there is a crime, a person should be tried fairly and punished."
nasıl bir acı çektiğinizi biliyorum ve bunu ben de hissediyorum. eğer ortada bir suç varsa, suçlu bulunmalı ve cezalandırılmalıdır"