You searched for: no interest on rabbit (Engelska - Turkiska)

tom has no interest in golf.
tom'un golfe ilgisi yoktur.

he has no interest in politics.
onun siyasete ilgisi yok.

i have no interest in doing that.
onu yapmaya ilgim yok.

i have no interest in ordinary people.
benim sıradan insanlara hiç ilgim yok.

i have no interest in this," he said.'
bununla hiç ilgilenmiyorum." diyor.

i have no interest in being in media business.
medya işiyle ilgilenmiyorum.

what they have no interest in is the longstanding name dispute.
İlgi duymadıkları tek şey, uzun zamandır devam eden isim anlaşmazlığı.

i have no interest in putting my money into your dreams.
hayallerinize paramı koymakla ilgilenmiyorum.

"they have no money; they have no interest in participating."
"oyuna katılma arzuları kalmadı." diyen öğretim üyesi şöyle devam etti: "paraları yok, katılmaya ilgileri yok."

they have no interest in crazy ideas like engineering the whole planet.
bütün gezegeni mühendislikle değiştirmek gibi çılgın fikirlere ilgileri yok.

he scolded opposition parties for allegedly showing almost no interest in new reforms.
Çiçek, muhalefet partilerini yeni reformlara neredeyse hiç ilgi göstermediklerini iddia ederek eleştirdi.

it gauges public opinion on topics of current interest on both sides of the atlantic.
araştırma kapsamında atlantik'in her iki yakasındaki halkların kendilerini ilgilendiren mevcut konulara ilişkin görüşleri değerlendiriliyor.

in a political campaign, you start with no interest and no capacity to turn that into action.
siyasi bir kampanyada, bunu başarmaya dönüşecek kapasite ve ilgiden yoksun bir şekilde başlarsınız.

defendant to pay interest on the unpaid principal balance at the rate of 9% per annum.
davalı, yıllık %9 oranındaki ödenmemiş tutar üzerinden faiz ödeyecektir.

now is the time when we have to show pragmatism as two countries with a common interest on the international field.
Şimdi, uluslararası alanda ortak çıkara sahip iki ülke olarak pragmatizm göstermemiz gereken bir zaman.

although proposals for television projects were submitted to him, he had no interest in working outside the film world.
kendisine televizyon projeleri teklif edilmesine rağmen o film piyasası dışında çalışmaya sıcak bakmadı.

and the brothers sold him for an improper price, a limited number of coins; and they had no interest in him.
(kafile mısır'a vardığında) onu değersiz bir pahaya, sayılı birkaç dirheme sattılar. onlar zaten ona değer vermemişlerdi.

serbia will be relieved immediately from paying interest on the debt, while the principal will disappear from the books once the project is completed.
sırbistan borç faizini ödemekten hemen kurtulurken, proje tamamlandığında ana meblağ da defterlerden silinecek.

croatia's youth show no interest in politics, and few of them take any part in the country's political process.
hırvat gençliği siyasete ilgi göstermiyor ve çok az bir bölümü ülkedeki siyasi süreçte yer almak istiyor.

the friends of hrant platform has followed the trials since the beginning, holding demonstrations before the hearings in order to maintain public interest on the legal process.
hrant'ın arkadaşları platformu en başından beri duruşmaları izleyerek, kamuoyunun hukuk sürecine olan ilgisini taze tutmak amacıyla duruşmalar öncesinde gösteriler düzenledi.