You searched for: trunk;trunk (Engelska - Turkiska)

trunk
beden

interoffice trunk
santrallararası gövdeyol

automatic trunk test
otomatik devre testi

is your trunk locked?
bagajın kilitli mi?

i put my suitcase in the trunk.
bavulumu bagaja koydum.

go upstairs and bring down my trunk.
yukarı çık ve bavulumu getir.

could you put these bags in the trunk?
bu poşetleri bagaja koyar mısın?

tom opened the trunk and found it empty.
tom bagajı açtı ve onu boş buldu.

tom keeps a hunting knife in the trunk of his car.
tom arabasının bagajında bir av bıçağı bulundurur.

the birth pangs brought her to the trunk of a date palm.
derken doğum sancısı onu bir hurma ağacına dayanmaya zorladı.

and the birthpangs surprised her by the trunk of the palm-tree.
derken doğum sancısı onu bir hurma ağacına dayanmaya zorladı.

the birth pangs led her to the trunk of a date-palm tree.
derken doğum sancısı onu bir hurma ağacına dayanmaya zorladı.

and my great big internet trunk line is twice as big as the control's.
ve işte büyük internet ana hattım da kontrolünkinden iki kat büyük.

"palaeomastodon" had tusks, both upper and lower, and it had a trunk.
"palaeomastodon" hem üst hem de alt çenede uzamış dişlere sahipti.

local download folder (will/ does contain trunk/ l10n-kde4/...)
yerel indirme dizini (trunk/ l10n- kde4 / dizinini içerir...)

carrying men away as though they were trunks of palm-trees uprooted.
nitekim üzerlerine, insanları, sökülmüş hurma kütüğü gibi kopararak yere seren, dondurucu bir rüzgarı uğursuzluğu devam eden bir günde gönderdik.