You searched for: up to the minute (Engelska - Turkiska)

i went up to the door.
kapıya tırmandım.

he is not up to the task.
o, iş için uygun değil.

i went up to the front door.
Ön kapıya kadar gittim.

tom is hooked up to the machine.
tom makineye bağlandı.

please go up to the third floor.
lütfen üçüncü kata çık.

when it reaches up to the collar bones
can, köprücüklere dayandığında,

let's leave it up to the courts.
bu işleri mahkemelere bırakalım.

for now, the choice is up to the end user.
Şimdilik, tercih son kullanıcıya bağlı durumda.

and it's maturing up to the present time.
ve günümüze kadar da olgunlaşmaya devam ediyor.

and he took me up to the temples in nikko.
kendisi beni nikko'daki tapınaklara götürdü.

' ...and washed his feet (up to the ankles).
(dipnot) eğer cünüp oldunuz ise, boy abdesti alın.

the office has been transferred up to the sixth floor.
ofis altıncı kata taşındı.

no indeed! when it reaches up to the collar bones
dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir.

he's coming up to the grandstand, fellow federationists.
dostumuz tribüne yaklaşıyor.

nay; when a man's soul reaches up to the throat,
artık gözünüzü açın! ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır,

the minute is sent to the participants and those concerned via e-mail.
tutanak katılımcılara ve ilgililere elektronik posta ile gönderilir.

(7) in case justification of opposition is rendered in writing, this letter is appended to the minute.
muhalefet gerekçesinin yazılı olarak verilmesi halinde, bu yazı tutanağa eklenir.