Att försöka lära sig översätta från mänskliga översättningsexempel.
Från professionella översättare, företag, webbsidor och fritt tillgängliga översättningsdatabaser.
propinquus occisi homicidam interficiet statim ut adprehenderit eum percutie
Ölenin öcünü alacak kişi, katili öldürecektir; onunla karşılaşınca onu öldürecektir.
Senast uppdaterad: 2012-05-05
Användningsfrekvens: 1
Kvalitet:
dixit ergo propinquus booz tolle calciamentum quod statim solvit de pede su
bu nedenle yakın akrabadan olan adam, ‹‹sen kendin satın al›› diyerek çarığını çıkarıp boaza verdi.
Senast uppdaterad: 2012-05-05
Användningsfrekvens: 1
Kvalitet:
propinquus enim eorum fortis est et ipse iudicabit contra te causam illoru
ve onların davasını sana karşı o yürütür. kurtarıcılığı vurguluyor.
Senast uppdaterad: 2012-05-05
Användningsfrekvens: 1
Kvalitet:
si adtenuatus frater tuus vendiderit possessiunculam suam et voluerit propinquus eius potest redimere quod ille vendidera
kardeşlerinizden biri yoksullaşır, toprağının bir parçasını satmak zorunda kalırsa, en yakın akrabası gelip toprağı geri alabilir.
Senast uppdaterad: 2012-05-05
Användningsfrekvens: 1
Kvalitet:
booz iste cuius puellis in agro iuncta es propinquus est noster et hac nocte aream hordei ventila
‹‹hizmetçileriyle birlikte bulunduğun boaz akrabamız değil mi? bak şimdi, bu akşam boaz harman yerinde arpa savuracak.
Senast uppdaterad: 2012-05-05
Användningsfrekvens: 1
Kvalitet:
et ait illi quae es illaque respondit ego sum ruth ancilla tua expande pallium tuum super famulam tuam quia propinquus e
ona, ‹‹kimsin sen?›› diye sordu. kadın, ‹‹ben kölen rutum›› diye yanıtladı. ‹‹kölenle evlen. Çünkü sen yakın akrabamızsın›› dedi.
Senast uppdaterad: 2012-05-05
Användningsfrekvens: 1
Kvalitet:
cui respondit noemi benedictus sit a domino quoniam eandem gratiam quam praebuerat vivis servavit et mortuis rursumque propinquus ait noster est hom
naomi gelinine, ‹‹rab, sağ kalanlardan da ölmüşlerden de iyiliğini esirgemeyen boazı kutsasın›› dedi. sonra ekledi: ‹‹o adam akrabalarımızdan, yakın akrabalarımızdanfç biridir.›› ailenin muhtaç kalan üyelerini korumakla yükümlü yakın akraba (yar.38:8; lev.25:25; yas.25:5-10; rut 3:9,12; 4:1,3,6,8,14).
Senast uppdaterad: 2012-05-05
Användningsfrekvens: 1
Kvalitet:
et venit ad me anamehel filius patrui mei secundum verbum domini ad vestibulum carceris et ait ad me posside agrum meum qui est in anathoth in terra beniamin quia tibi conpetit hereditas et tu propinquus ut possideas intellexi autem quod verbum domini esse
‹‹sonra rabbin sözü uyarınca amcamın oğlu hanamel muhafız avlusunda yanıma gelip, ‹benyamin bölgesinde, anatottaki tarlamı satın al› dedi, ‹Çünkü miras hakkı da en yakın akrabalık hakkı da senindir. onu kendin için satın al.› ‹‹o zaman rabbin sözünün yerine geldiğini anladım.
Senast uppdaterad: 2012-05-05
Användningsfrekvens: 1
Kvalitet:
quod audire te volui et tibi dicere coram cunctis sedentibus et maioribus natu de populo meo si vis possidere iure propinquitatis eme et posside sin autem tibi displicet hoc ipsum indica mihi ut sciam quid facere debeam nullus est enim propinquus excepto te qui prior es et me qui secundus sum at ille respondit ego agrum ema
ben de burada oturanların ve halkımın ileri gelenlerinin önünde bunu satın alman için durumu sana açayım dedim. yakın akrabalık görevini yapmak istiyorsan, yap. ama sen akrabalık görevini yerine getirmeyeceksen, söyle de bileyim. Çünkü bu görevi yapmak önce sana düşer. senden sonra ben gelirim.›› adam, ‹‹yakın akrabalık görevini ben yaparım›› diye karşılık verdi.
Senast uppdaterad: 2012-05-05
Användningsfrekvens: 1
Kvalitet: