You searched for: gerçekleri söylüyorum (Turkiska - Engelska)

gerçeği söylüyorum.
i'm telling the truth.

ben sana gerçeği söylüyorum.
i'm telling you the truth.

onu gerçekten olduğu gibi söylüyorum.
i'm just telling it like it is.

kokusu, bence gerçekten çok ciddi söylüyorum.
the smell. i mean it.

ama ben gerçeği söylüyorum. İşte bunun için bana iman etmiyorsunuz.
and because i tell you the truth, ye believe me not.

bakın, size anlattığım bir benzetme filan değil. gerçeği söylüyorum.
now folks, this is not just a metaphor i'm going to give you now, it's true.

mesihe ait biri olarak gerçeği söylüyorum, yalan söylemiyorum. vicdanım da söylediklerimi kutsal ruh aracılığıyla doğruluyor.
i say the truth in christ, i lie not, my conscience also bearing me witness in the holy ghost,

size gerçeği söylüyorum, benim gidişim sizin yararınızadır. gitmezsem, yardımcı size gelmez. ama gidersem, onu size gönderirim.
nevertheless i tell you the truth; it is expedient for you that i go away: for if i go not away, the comforter will not come unto you; but if i depart, i will send him unto you.

ben bunun habercisi ve elçisi atandım -gerçeği söylüyorum, yalan söylemiyorum- uluslara imanı ve gerçeği öğretmeye atandım.
whereunto i am ordained a preacher, and an apostle, (i speak the truth in christ, and lie not;) a teacher of the gentiles in faith and verity.

"gerçeği söylüyorum ki, yûsuf, gıyabında ona hainlik etmediğimi, allah'ın, hainlerin tuzağını başarıya ulaştırmayacağını bilsin."
"from this," said joseph, "[the nobleman] should know that i did not betray him in his absence, and that god does not guide the plotting of the treacherous.

"sana gerçeği getirdik; biz elbette doğru söylüyoruz."
"yet we bring to you the truth, and we are truthful.