Şunu aradınız:: slaughtering (İngilizce - Türkçe)

slaughtering
boğazlama (kesim)

bleeding (slaughtering)
kan akıtma (kesim)

the scientists that made this cute little creature ended up slaughtering it and eating it afterwards.
bu küçük şirin yaratığı üreten bilim adamları daha sonra onu kesip yemişler.

he persecuted a group of them, slaughtering their sons, while sparing their daughters.
halkını sınıflara ayırıp onlardan bir grubu ezip sömürüyor, kızlarını yaşatıp oğullarını kesiyordu.

when they both agreed and abraham had lain down his son on the side of his face (for slaughtering),
böylece ikisi de allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca biz: "ey İbrahim! rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.

bring them back to me' and he hacked their legs and necks (slaughtering them for allah).
"geri getirin bana onları!" dedi. bacaklarını, boyunlarını sıvazlamaya başladı.

he persecuted a group of them, slaughtering their sons, while sparing their daughters. he was truly a corrupter.
İçlerinden bir topluluğu güçsüz bularak onların oğullarını boğazlıyor, kadınları sağ bırakıyordu; çünkü o, bozguncunun biriydi.

i have seen in a dream that i am slaughtering you (offer you in sacrifice to allah), so look what you think!"
ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum.

and if they argue with you (as regards the slaughtering of the sacrifices), say; "allah knows best of what you do.
eğer seninle mücadele ederlerse de ki: “allah sizin yaptıklarınızı pek iyi bilmektedir.” [10,41; 46,8]

and (remember) when we did deliver you from pharaoh's folk who were afflicting you with dreadful torment, slaughtering your sons and sparing your women.
"hani size dayanılmaz işkenceler yapan, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı öldüren firavun ailesinden sizi kurtarmıştık.

and remember when we rescued you from firaun’s people who were afflicting you with a dreadful torment; slaughtering your sons and sparing your daughters; and in it was a great favour from your lord.
"hani size en kötü azabı uygulayan firavun'un taraftarlarından sizi kurtarmıştık. kadınlarınızı sağ bırakıp çocuklarınızı öldürüyorlardı.

and (remember) when we did deliver you from pharaoh's folk who were afflicting you with dreadful torment, slaughtering your sons and sparing your women. that was a tremendous trial from your lord.
hani sizi firavun soyundan kurtarmıştık. size en ağır işkenceleri yapıyorlardı, aşağılık bir hale getiriyorlardı sizi, oğullarınızı öldürüyorlar da kadınlarınızı bırakıyorlardı ve bunda da rabbinizden büyük bir sınama vardı size.