Şunu aradınız:: meelevalla (Estonca - Türkçe)

ja kurat ütles temale: „ma annan sulle meelevalla k
ona, ‹‹bütün bunların yönetimini ve zenginliğini sana vereceğim›› dedi. ‹‹bunlar bana teslim edildi, ben de dilediğim kişiye veririm.

aga ta kutsus kokku need kaksteistkümmend ja andis neile väe ja meelevalla k
İsa, onikileri yanına çağırıp onlara bütün cinler üzerinde ve hastalıkları iyileştirmek için güç ve yetki verdi.

ja kes võidab ja otsani peab minu tegusid, sellele ma annan meelevalla paganate üle
ben babamdan nasıl yetki aldımsa, galip gelene, yaptığım işleri sonuna dek sürdürene ulusların üzerinde yetki vereceğim. demir çomakla güdecek onları, Çömlek gibi kırıp parçalayacaktır.

ja ta on temale annud meelevalla ka kohut pidada, sellepärast et ta on inimese poeg.
ona yargılama yetkisini de verdi. Çünkü o İnsanoğludur.

ja mina annan oma kahele tunnistajale meelevalla kotiriidesse riietatuina prohvetlikult kuulutada tuhat kakssada kuuskümmend päeva.
İki tanığıma güç vereceğim; çul giysiler içinde bin iki yüz altmış gün peygamberlik edecekler.››

ja ta kutsus need kaksteistkümmend enese juure ja hakkas neid läkitama kahekaupa ja andis neile meelevalla rüvedate vaimude üle,
on iki öğrencisini yanına çağırdı ve onları ikişer ikişer halk arasına göndermeye başladı. onlara kötü ruhlar üzerinde yetki verdi.

aga kui rahvahulgad seda nägid, panid nad seda imeks ja andsid jumalale au, kes annab inimestele niisuguse meelevalla.
halk bunu görünce korkuya kapıldı. İnsana böyle bir yetki veren tanrıyı yücelttiler.

nagu sa oled temale annud meelevalla kõige liha üle, et ta annaks igavese elu kõigile, kelled sina oled temale annud!
Çünkü sen ona bütün insanlık üzerinde yetki verdin. Öyle ki, ona verdiklerinin hepsine sonsuz yaşam versin.

ja ta kutsus oma kaksteistkümmend jüngrit enese juure ja andis meile meelevalla rüvedate vaimude üle, neid välja ajada ja parandada kõike tõbe ja kõike viga.
İsa on iki öğrencisini yanına çağırıp onlara kötü ruhlar üzerinde yetki verdi. böylece kötü ruhları kovacak, her hastalığı, her illeti iyileştireceklerdi.

ja suur kuumus kõrvetas inimesi ja nemad pilkasid jumala nime, kelle meelevalla all on need nuhtlused, ega parandanud meelt, et nad temale oleksid austust andnud.
İnsanlar korkunç bir ısıyla kavruldular. tövbe edip bu belalara egemen olan tanrıyı yücelteceklerine, onun adına küfrettiler.

sellepärast ma kirjutan seda eemal olles, et ei oleks vaja teie juures olles olla range selle meelevalla järgi, mille issand on andnud minule koguduse ehitamiseks ja mitte mahakiskumiseks.
rabbin yıkmak değil, geliştirmek için bana verdiği yetkiyi yanınıza geldiğimde sert biçimde kullanmak zorunda kalmayayım diye, bunları aranızda değilken yazıyorum.

ja kui nad tulid pühakotta, astusid ülempreestrid ja rahva vanemad tema juure, kui ta õpetas, ja ütlesid: „missuguse meelevallaga sa teed neid asju? ja kes on sulle selle meelevalla annud?”
İsa tapınağa girmiş öğretiyordu. bu sırada başkâhinler ve halkın ileri gelenleri onun yanına gelerek, ‹‹bunları hangi yetkiyle yapıyorsun, bu yetkiyi sana kim verdi?›› diye sordular.