Şunu aradınız:: élie (Fransızca - Türkçe)

Élie et moïse leur apparurent, s`entretenant avec jésus.
o anda musayla İlyas öğrencilere göründü. İsayla konuşuyorlardı.

et voici, moïse et Élie leur apparurent, s`entretenant avec lui.
o anda musayla İlyas öğrencilere göründü. İsayla konuşuyorlardı.

des fils de harim, maaséja, Élie, schemaeja, jehiel et ozias;
harimoğullarından: maaseya, eliya, Şemaya, yehiel, uzziya.

et maintenant tu dis: va, dis à ton maître: voici Élie!
oysa sen şimdi, ‹git, efendine İlyas burada de› diyorsun.

il répondit: il est vrai qu`Élie doit venir, et rétablir toutes choses.
İsa, ‹‹İlyas gerçekten gelecek ve her şeyi yeniden düzene koyacak›› diye yanıtladı.

alors la parole de l`Éternel fut adressée à Élie, le thischbite, en ces mots:
o zaman rab, tişbeli İlyasa şöyle dedi:

et maintenant tu dis: va, dis à ton maître: voici Élie! il me tuera.
ama sen şimdi, ‹git, efendine İlyas burada de› diyorsun. o zaman beni öldürür!››

et Élie dit à achab: monte, mange et bois; car il se fait un bruit qui annonce la pluie.
sonra İlyas, ahava, ‹‹git, yemene içmene bak; çünkü güçlü bir yağmur sesi var›› dedi.

achab rapporta à jézabel tout ce qu`avait fait Élie, et comment il avait tué par l`épée tous les prophètes.
ahav, İlyasın bütün yaptıklarını, peygamberleri nasıl kılıçtan geçirdiğini İzebele anlattı.

a la septième fois, il dit: voici un petit nuage qui s`élève de la mer, et qui est comme la paume de la main d`un homme. Élie dit: monte, et dis à achab: attelle et descends, afin que la pluie ne t`arrête pas.
yedinci kez gidip bakan uşak, ‹‹denizden avuç kadar küçük bir bulut çıkıyor›› dedi. İlyas şöyle dedi: ‹‹git, ahava, ‹yağmura yakalanmadan arabanı al ve geri dön› de.››