Şunu aradınız:: giyer (Türkçe - İngilizce)

o pijama giyer.
he wears pajamas.

o evde pantolon giyer.
she wears the trousers in that house.

mavi tişörtü kim giyer?
who wears the blue tshirt?

bir hemşire beyaz giyer.
a nurse wears white.

ailenizde kim pantolon giyer?
who wears the pants in your family?

kral her zaman bir taç giyer.
the king always wears a crown.

tom hiç kısa pantolon giyer mi?
does tom ever wear short pants?

o her zaman koyu giysiler giyer.
he always wears dark clothes.

kaftan giyer gibi utançlarıyla örtünsünler!
let mine adversaries be clothed with shame, and let them cover themselves with their own confusion, as with a mantle.

donanma subayları beyaz üniformalar giyer.
officers of the navy wear white uniforms.

siyah terlik ve lacivert önlük giyer.
they wear black slippers and navy blue apron.

tom genellikle gösterişsiz bir takım elbise giyer.
tom usually wears a conservative suit.

büyükannem bir elbiseyi paçavra olana kadar giyer.
my grandmother wears a dress to rags.

beyaz terlik, beyaz bone ve beyaz tulumunu giyer.
they wear white slippers, white bonnet and white overalls.

beyaz pantolon, beyaz tişört ve beyaz çorap giyer.
they wear white pants, white t-shirt and white socks.

teste katılacak personel ellerine temiz bir çift eldiven giyer.
the personnel participating in the test wears a clean pair of gloves.

anlarsınız işte, tony blair özelinde moda gurusu ile birlikte ne giyer?
you know, what does tony blair get up to in private with his fashion guru?

değişimi yapacak personel tulum şeklindeki kıyafetini giyer, maske ve eldivenini takar.
the personnel making the replacement wear overalls, mask and gloves.

oda girişinde bulunan atlama bankosunda lacivert terliklerini bırakıp beyaz terlikleri giyer ve odaya giriş yapar.
they leave their navy blue slippers in the jumping bank at the entrance of the room and wear white slippers and enter the room.

‹‹zengin bir adam vardı. mor, ince keten giysiler giyer, bolluk içinde her gün eğlenirdi.
there was a certain rich man, which was clothed in purple and fine linen, and fared sumptuously every day: