Sie suchten nach: indignation (Englisch - Türkisch)

indignation
kızgınlık

fury, frantic indignation!
fury, frantic indignation!

and still the indignation of their hearts.
onlarla savaşın ki allah sizin elinizle onları azablandırsın, rezil etsin ve sizi üstün getirsin de müminlerin gönüllerini ferahlandırsın, kalblerindeki öfkeyi gidersin.

the statement was met with indignation from some bulgarian politicians.
açıklama, bazı bulgar siyasiler tarafından kınamayla karşılandı.

there is a state of depression ... and even indignation."
bir buhran ve hatta infial durumu söz konusu."

not of those on whom is indignation brought down, nor of the astray.
gazaba uğrayanların ve sapkınlarınkine değil. [4,69]

so moses returned to his people in a state of indignation and sorrow.
bunun üzerine musa, kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndü.

he said: surely there have befallen you wrath and indignation from your lord.
"andolsun" dedi. "rabbinizden üzerinize iğrenç bir azap ve gazab gerekli kılındı.

and when the ten heard it, they were moved with indignation against the two brethren.
bunu işiten on öğrenci iki kardeşe kızdılar.

and stuck upon them were abjection and poverty. and they drew on themselves indignation from allah.
böylece alçaklık ve yoksulluğa mahkum edildiler ve allah'ın gazabına uğradılar.

o assyrian, the rod of mine anger, and the staff in their hand is mine indignation.
elindeki sopa benim gazabımdır.

but unto them that are contentious, and do not obey the truth, but obey unrighteousness, indignation and wrath,
bencillerin, gerçeğe uymayıp haksızlık peşinden gidenlerin üzerineyse gazap ve öfke yağdıracak.

the path of those whom thou hast favoured. not of those on whom is indignation brought down, nor of the astray.
gazaba uğrayanların ve sapmışların değil; kendilerine iyilikte bulunduğun kimselerin yoluna...

thou renewest thy witnesses against me, and increasest thine indignation upon me; changes and war are against me.
orduların dalga dalga üzerime geliyor.

he cast upon them the fierceness of his anger, wrath, and indignation, and trouble, by sending evil angels among them.
ve bir alay kötülük meleği gönderdi.

and when the indignation of musa was appeased, he took up the tablets, and in the inscription thereon were guidance and mercy unto these who dread their lord.
musa'nın sinirleri yatışınca levhaları aldı. onda rab'lerini sayanlar için bir yol gösterme ve rahmet yazılıydı.

and he said, behold, i will make thee know what shall be in the last end of the indignation: for at the time appointed the end shall be.
bana, ‹‹daha sonra tanrının öfkesi sona erdiğinde neler olacağını sana söyleyeceğim›› dedi, ‹‹Çünkü görüm sonun belirlenen zamanıyla ilgilidir.

russia's foreign ministry reacted with indignation on its website to romanian president traian basescu's wwii-related comments.
rusya dışişleri bakanlığı, romen cumhurbaşkanı traian basescu'nun 2. dünya savaşı ile ilgili yorumlarına, resmi web sitesinde yayınladığı sert bir mesajla tepki gösterdi.

due to enormous media attention and public indignation over corkovic's article, croatian president ivo josipovic voiced his reaction calling for equal treatment of croatia's tourists.
medyanın gösterdiği dev ilgi ve halkın corkoviç'in yazısına olan kızgınlığı nedeniyle, hırvatistan cumhurbaşkanı İvo josipoviç de yazıya tepki göstererek hırvatistan'daki turistlere eşit muamele edilmesi yönünde çağrıda bulundu.

acting president jakup krasniqi issued a statement expressing "deep indignation [about] this report filled with thrills and nonexistent facts".
cumhurbaşkanı vekili yakup krasniki "korkunçluklar ve var olmayan olaylarla dolu bu rapor hakkındaki derin üzüntüsünü" dile getiren bir bildiri yayınladı.