Results for his colleagues gave him a present... translation from English to Turkish

his colleagues gave him a present when he retired.
o ,emekli olduğu zaman iş arkadaşı ona bir hediye aldı.

she gave him a present.
o ona bir hediye verdi.

she gave him a nice present.
o ona güzel bir hediye verdi.

my uncle gave him a present.
amcam ona bir hediye verdi.

sally gave him a christmas present.
sally ona bir noel hediyesi verdi.

he wasn't earning a large salary when he retired.
emekli olduğunda büyük bir aylık kazanmıyordu.

i gave him a book.
ona bir kitap verdim.

when he retired, his son took over his business.
emekli olduğunda onun işini oğlu devraldı.

she gave him a clock.
o, ona bir saat verdi.

i gave him a few books.
ona birkaç kitap verdim.

emperor diocletian built a large palace in split when he retired in ad 305.
İmparator diocletianus ms 305 yılında inzivaya çekilince split kentine büyük bir saray inşa ettirdi.

she gave him a piece of paper.
o, ona bir parça kağıt verdi.

the former president's wife, dagmar, was present when he passed away.
eski cumhurbaşkanının eşi dagmar, merhum öldüğünde yanındaydı.

and and when he reached his prime we gave him wisdom and knowledge.
(yusuf) erginlik çağına erişince, ona (isabetle) hükmetme (yeteneği) ve ilim verdik.

and when he reached his full strength and was ripe, we gave him wisdom and knowledge.
(musa), güçlü çağına erip, olgunlaşınca biz ona hüküm ve ilim verdik.

and and when he reached his prime we gave him wisdom and knowledge. thus we reward the good.
ergenlik çağına girince ona hükmetme kabiliyeti ve bilgi verdik ve işte iyilik edenleri böyle mükafatlandırırız.

in opposition, gayoom continued to serve as leader of the dhivehi rayyithunge party until january 2010, when he retired from active politics.
muhalefet, gayyum aktif siyasetten emekli olduğu ocak 2010 yılına kadar dhivehi rayyithunge lideri olarak hizmet vermeye devam etmiştir.

when he reached the prime of life we gave him wisdom and knowledge.
(yusuf) erginlik çağına erişince, ona (isabetle) hükmetme (yeteneği) ve ilim verdik.

and when he was fully grown, we gave him judgment and knowledge.
(yusuf) erginlik çağına erişince, ona (isabetle) hükmetme (yeteneği) ve ilim verdik.

when he attained maturity, god gave him strength, wisdom and knowledge.
(yusuf) erginlik çağına erişince, ona (isabetle) hükmetme (yeteneği) ve ilim verdik.