Results for lukewarm translation from English to Turkish

2 cups of lukewarm milk
yumurta

the water is lukewarm.
su ılık.

the coffee is only lukewarm.
kahve sadece ılık.

1 glass of lukewarm water
1 su bardagi ilik sut

but when he delivers them safely to the land, some of them become lukewarm.
allah onları karaya çıkararak kurtardığı vakit içlerinden bir kısmı orta yolu tutar.

so then because thou art lukewarm, and neither cold nor hot, i will spue thee out of my mouth.
oysa ne sıcak ne soğuksun, ılıksın. bu yüzden seni ağzımdan kusacağım.

but when he delivers them safely to the land, some of them become lukewarm. none denies our signs except the perfidious, the ungrateful.
fakat o, onları kurtarıp karaya çıkarınca içlerinden bir kısmı iktisad eder (allah'a yönelmeyi kısar, gevşetir); zaten bizim ayetlerimizi (öyle) nankör gaddarlardan başkası inkar etmez.

ingredients 1 glass of lukewarm milk 1 glass of water 1 tea glass of oil 1 tablespoon of sugar 1 teaspoon of salt 1 packet of instant yeast on 1 egg yolk 5.5 glasses of flour 3 tablespoons of butter for spreading feta cheese
malzemeler 1 su bardağı ılık süt 1 su bardağı su 1 çay bardağı sıvı yağ 1 yemek kaşığı şeker 1 tatlı kaşığı tuz 1 tane yumurta sarısı üzerine 1 paket instans maya 5.5 su bardağı un İçine sürmek için 3 yemek kaşığı tereyağ beyaz peynir

co-operation with the international criminal tribunal on the former yugoslavia also remains lukewarm, while only limited progress has been achieved on the return and reintegration of serb refugees despite important legislative changes.
eski yugoslavya'da işlenen savaş suçlarını yargılamak için kurulan uluslararası ceza mahkemesi'yle işbirliği konusu da belirsizliğini koruyor.

but of them are some who wrong themselves and of them are some who are lukewarm, and of them are some who outstrip (others) through good deeds, by allah's leave.
artık onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi orta bir yoldadır, kimi de allah'ın izniyle hayırlarda yarışır öne geçer.

and when the waves cover them like shadows they call upon god, making their religion sincerely his; but when he has delivered them to the land, some of them are lukewarm. and none denies our signs, except every ungrateful traitor.
(denizde) onları, gölgeler gibi dalga(lar) sardığı zaman, dini yalnız kendisine has kılarak allah'a yalvarırlar. fakat o, onları kurtarıp karaya çıkarınca içlerinden bir kısmı iktisad eder (allah'a yönelmeyi kısar, gevşetir); zaten bizim ayetlerimizi (öyle) nankör gaddarlardan başkası inkar etmez.