Results for man, you also crying with the clouds translation from English to Turkish

upon the day that heaven is split asunder with the clouds and the angels are sent down in majesty,
göğün bulut kütleleri halinde parçalanacağı ve meleklerin topluca indirildiği gün,

a day when the heaven with the clouds will be rent asunder and the angels will be sent down, a grand descent.
göğün bulut kütleleri halinde parçalanacağı ve meleklerin topluca indirildiği gün,

i saw in the night visions, and, behold, one like the son of man came with the clouds of heaven, and came to the ancient of days, and they brought him near before him.
‹‹gece görümlerimde insanoğluna benzer birinin göğün bulutlarıyla geldiğini gördüm. eskiden beri var olanın yanına doğru ilerledi, onun önüne getirildi.

are they waiting for allah to come to them in the shadows of the clouds with the angels!
allah'ın ve meleklerin yoğun bulutlar arasından kendilerine gelmesini mi bekliyorlar?

and on the day when the heaven shall burst asunder with the clouds, and the angels shall be sent down descending (in ranks).
göğün bulut kütleleri halinde parçalanacağı ve meleklerin topluca indirildiği gün,

completely in the safety of a studio, and yet with the green screen we can have some moving image that a skydiver took, and put in the sky moving and the clouds whizzing by.
ama tamamen güvenli bir stüdyoda. ve yeşil ekranla bir skydivingcinin çektiği hareket eden bir görüntüyü alıp bulutların akıp gittiği bir şekilde yerleştirebiliriz.

then we which are alive and remain shall be caught up together with them in the clouds, to meet the lord in the air: and so shall we ever be with the lord.
sonra biz yaşamakta olanlar, hayatta olanlar, onlarla birlikte rabbi havada karşılamak üzere bulutlar içinde alınıp götürüleceğiz. böylece sonsuza dek rable birlikte olacağız.

are they waiting for god himself to come to them in the shadows of the clouds, together with the angels, and thus the matter is settled?
allah'ın ve meleklerin yoğun bulutlar arasından kendilerine gelmesini mi bekliyorlar?

are they waiting for allah to come to them in the shadows of the clouds with the angels! their matter will have been settled then.
onlar sadece gözetiyorlar ki, allah, buluttan gölgelikler içinde meleklerle birlikte geliversin de iş bitiriliversin.

wait they for naught else than that allah should come unto them in the shadows of the clouds with the angels? then the case would be already judged.
onlar sadece gözetiyorlar ki, allah, buluttan gölgelikler içinde meleklerle birlikte geliversin de iş bitiriliversin.

and here, this is a fly-through the cloud of points of tikal, and here you see it rendered and photo-textured with the photography that we take of the site.
İşte bir 'fly-through' görüntüsü. tikal'e ait nokta bulutları. burada da aynı alanın, daha önce çekilmiş bir fotoğrafından faydalanılarak oluşturulmuş üç boyutlu halini görüyorsunuz.

many cloud applications do not require specific software on the client and instead use a web browser to interact with the cloud application.
bulut uygulamalarının çoğu istemciler üzerinde spesifik bir yazılım gereksinimi duymaz ve bulut uygulamalarıyla etkileşmek için web tarayıcısı kullanırlar.

but they denied him, and we seized them with the torment of the day of shadowing (when the cloud had rained down fire).
ama onu yalanladılar. bunun üzerine onları bulutlu bir günün azabı yakaladı.

do they await anything but that allah [’s command] should come to them in the shades of the clouds, with the angels, and the matter be decided [once for all]?
allah'ın ve meleklerin yoğun bulutlar arasından kendilerine gelmesini mi bekliyorlar?

then the glory of the lord went up from the cherub, and stood over the threshold of the house; and the house was filled with the cloud, and the court was full of the brightness of the lord's glory.
rabbin görkemi keruvların üzerinden ayrılıp tapınağın eşiğine gitti. tapınak bulutla doldu. avlu rabbin görkeminin parıltısıyla doluydu.

but they denied him, and we seized them with the torment of the day of shadowing (when the cloud had rained down fire). it was indeed the torment of a terrible day!
derken onu yalanladılar da karanlık günün azabı helak etti onları; şüphe yok ki bu, o günün pek büyük bir azabıydı.

they do not wait aught but that allah should come to them in the shadows of the clouds along with the angels, and the matter has (already) been decided; and (all) matters are returned to allah.
allah'ın ve meleklerin yoğun bulutlar arasından kendilerine gelmesini mi bekliyorlar? o zaman her şey biterdi ve her şey allah'a döndürülürdü.