Results for you live a life you will remember translation from English to Turkish

you will remember what i say to you.
"siz benim söylediklerimi sonra anlayacaksınız.

soon you will remember what i say to you!
"siz benim söylediklerimi sonra anlayacaksınız.

you will remember this slide from the previous meeting.
bu slaytı bir önceki toplantıdan hatırlayacaksınız.

we created two kinds of all things, so that you will remember.
biz herşeyden iki çift yarattık. umulur ki, iyice düşünürsünüz.

and of everything created we two kinds; haply you will remember.
biz herşeyden iki çift yarattık. umulur ki, iyice düşünürsünüz.

and of all things we created two mates; perhaps you will remember.
biz herşeyden iki çift yarattık. umulur ki, iyice düşünürsünüz.

and fulfil god's covenant. that then he has charged you with; haply you will remember.
[5,8; 7, 85; 11,85; 17,35; 83,1-6] {km, levililer 19,35-36; tesniye 25,13-16; hezekiel 45;10}

assuming you live a long life, there's a 50 percent chance you'll develop arthritis.
eğer uzun yaşarsanız yüzde 50 ihtimalle eklem iltihabı olacaksınız.

i wanted to live a life that i could be proud of.
gurur duyabileceğim bir hayatı yaşamak istedim.

then there is no harm if you live a common life with them for they are after all your own brethren.
allah bozanı düzeltenden ayırdetmesini bilir.

don't live a life which is monotonous, mediocre, meaningless.
monoton, siradan ve anlamsiz bir hayat yasama.

your child will live a life ten years younger than you because of the landscape of food that we've built around them.
sizin çocuğunuz, etrafına besinlerden ördüğünüz bu manzara nedeniyle sizden 10 yıl daha az yaşayacak.

investigators found that barisic lives a life of luxury.
müfettişler barisiç'in lüks bir yaşam sürdüğünü ortaya çıkardılar.

leave it to me to deal with the deniers, who live a life of comfort, and bear with them a little longer.
beni ve o ni'met sahibi yalanlayıcıları yalnız bırak ve onlara biraz mühlet ver.

you will find them, of all mankind, the most eager for life, even more than the polytheists. every one of them wishes he could live a thousand years; but to be granted a long life will not nudge him from the punishment.
onları, insanların hayata en düşkünü, ortak koşanlardan daha tutkunu bulursun; her biri, bin yıl yaşatılmasını ister. oysa yaşatılması, onu azabdan uzaklaştıracak değildir.