From professional translators, enterprises, web pages and freely available translation repositories.
und wenn in die trompete geblasen wird, dann gibt es an jenem tag zwischen ihnen keine verwandtschaft mehr, und sie befragen nicht mehr einander.
boruya üfürüldüğünde o gün artık aralarında akrabalık yoktur ve birbirleriyle de ilgilenemezler.
und am tag, da in die trompete geblasen wird und die erschrecken, die in den himmeln und die auf der erde sind, außer denen, die gott will.
boruya üfürüldüğü gün, göklerde ve yerde bulunan herkes, allah'ın diledikleri hariç korkuya kapılacaklardır.
und es wird in die trompete geblasen, und da stürzt, wie vom blitz getroffen, wer in den himmeln und wer auf der erde ist, außer denen, die gott will.
boruya üflenir üflenmez göklerde ve yerde kim varsa, allah'ın diledikleri hariç kendinden geçip bayılırlar.
und am tag, da in die trompete geblasen wird und die erschrecken, die in den himmeln und die auf der erde sind, außer denen, die gott will. und alle kommen demütig zu ihm.
sur'a üfürüleceği gün, allah'ın dilediği kimseler dışında, göklerde ve yerde olan herkes artık korkuya kapılmıştır ve her biri 'boyun bükmüş' olarak o'na gelmişlerdir.
und es wird in die trompete geblasen, und da stürzt, wie vom blitz getroffen, wer in den himmeln und wer auf der erde ist, außer denen, die gott will. dann wird ein zweites mal hineingeblasen, und da stehen sie schon auf und schauen hin.
sûra üflenir; allah'ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde kim varsa çarpılıp cansız yere düşer. sonra ona bir daha üflenir: bir de bakarsın bütün insanlar, kabirlerinden ayağa kalkmış, etrafa bakınıp duruyorlar! [79,13-14; 17,52; 30,25]