Usted buscó: mandarono (Italiano - Turco)

giunse una carovana e mandarono uno di loro ad attingere acqua.
(gelelim yusuf'a) Öteden bir kafile gelmiş, sucularını kuyuya göndermişlerdi.

gli mandarono però alcuni farisei ed erodiani per coglierlo in fallo nel discorso
daha sonra İsayı söyleyeceği sözlerle tuzağa düşürmek amacıyla ferisilerden ve hirodes yanlılarından bazılarını ona gönderdiler.

essi mandarono quattro volte a dirmi la stessa cosa e io risposi nello stesso modo
bana dört kez bu haberi gönderdiler, ben de hep aynı yanıtı verdim.

giunsero sua madre e i suoi fratelli e, stando fuori, lo mandarono a chiamare
daha sonra İsanın annesiyle kardeşleri geldi. dışarıda durdular, haber gönderip onu çağırdılar.

lo mandarono a chiamare e geroboamo venne con tutta l'assemblea di israele e dissero a roboamo
İsrail topluluğu yarovamı çağırttı. birlikte gidip rehavama şöyle dediler:

anche alcuni dei capi della provincia, che gli erano amici, mandarono a pregarlo di non avventurarsi nel teatro
hatta, pavlusun dostu olan bazı asya İli yöneticileri ona haber yollayarak tiyatroda görünmemesi için yalvardılar.

i farisei intanto udirono che la gente sussurrava queste cose di lui e perciò i sommi sacerdoti e i farisei mandarono delle guardie per arrestarlo
ferisiler halkın İsa hakkında böyle fısıldaştığını duydular. başkâhinler ve ferisiler onu yakalamak için görevliler gönderdiler.

gli israeliti mandarono ai figli di ruben, ai figli di gad e metà della tribù di manàsse nel paese di gàlaad, pincas, figlio del sacerdote eleazaro
ardından İsrailliler kâhin elazarın oğlu pinehası gilat bölgesine, rubenlilerle gadlılara ve manaşşe oymağının yarısına gönderdiler.

questa è la copia della lettera che gli mandarono. - al re artaserse i tuoi servi, uomini della regione d'oltrefiume
İşte kral artahşastaya gönderilen mektubun örneği: ‹‹kral artahşastaya, ‹‹fıratın batı yakasındaki bölgede yaşayan kullarından:

le tribù d'israele mandarono uomini in tutta la tribù di beniamino a dire: «quale delitto è stato commesso in mezzo a voi
İsrail oymakları, benyamin oymağına adamlar göndererek, ‹‹aranızda yapılan bu alçaklık nedir?›› diye sordular,

ma essi insistettero tanto che egli confuso disse: «mandateli!». mandarono cinquanta uomini che cercarono per tre giorni, ma non lo trovarono
ama o kadar direttiler ki, sonunda elişa dayanamadı, ‹‹peki, gönderin›› dedi. elli adam gidip üç gün İlyası aradılarsa da bulamadılar.

fu dunque scritto in nome del re assuero, si sigillarono i documenti con l'anello reale e si mandarono per mezzo di corrieri a cavallo, che cavalcavano corsieri reali, figli di cavalle di razza
mordekay kral ahaşveroş adına yazdırdığı mektupları kralın yüzüğüyle mühürledi ve kralın hizmetinde kullanılmak üzere yetiştirilen atlara binmiş ulaklarla her yere gönderdi.

e poiché lidda era vicina a giaffa i discepoli, udito che pietro si trovava là, mandarono due uomini ad invitarlo: «vieni subito da noi!»
lidda yafaya yakın olduğundan, petrusun liddada bulunduğunu duyan öğrenciler ona iki kişi yollayıp, ‹‹vakit kaybetmeden yanımıza gel›› diye yalvardılar.

copia della lettera che tattènai, governatore dell'oltrefiume, setar-boznai e i loro colleghi, funzionari dell'oltrefiume, mandarono al re dario
fıratın batı yakasındaki bölgenin valisi tattenay, Şetar-bozenay, çalışma arkadaşları ve oradaki görevlilerin kral dariusa gönderdikleri mektubun örneği aşağıdadır.

giunse una carovana e mandarono uno di loro ad attingere acqua. questi fece scendere il secchio e poi disse: “buona nuova, c'è un ragazzo!”.
bir kervan geldi ve sucularını (kuyuya) gönderdiler, o da (gidip) kovasını saldı, (yusufu görünce) "müjde! İşte bir oğlan!" dedi.