Réalisées par des traducteurs professionnels, des entreprises, des pages web ou traductions disponibles gratuitement.
und die vögte trieben sie und sprachen: erfüllet euer tagewerk, gleich als da ihr stroh hattet.
angaryacılar, ‹‹saman verildiği günlerdeki gibi gündelik görevlerinizi eksiksiz yerine getirin›› diyerek onlara baskı yapıyordu.
so gehet nun hin und frönt; stroh soll man euch nicht geben, aber die anzahl der ziegel sollt ihr schaffen.
haydi, işinizin başına dönün. size saman verilmeyecek; yine de aynı sayıda kerpiç üreteceksiniz.››
5:8 auch gerste und stroh für die rosse und renner brachten sie an den ort, da er war, ein jeglicher nach seinem befehl.
her vali kendisine verilen buyruk uyarınca, savaş arabalarının atlarıyla öbür atlar için belirli bir yere arpa ve saman getirirdi.
also führte er den mann ins haus und zäumte die kamele ab und gab ihnen stroh und futter und wasser, zu waschen seine füße und die füße der männer, die mit ihm waren,
böylece adam eve girdi. lavan develerin kolanlarını çözdü, onlara saman ve yem verdi. adamla yanındakilere ayaklarını yıkamaları için su getirdi.
man gibt den knechten kein stroh, und sie sollen die ziegel machen, die uns bestimmt sind; siehe deine knechte werden geschlagen, und dein volk muß schuldig sein.
neden bize saman verilmediği halde, ‹kerpiç yapın!› deniyor? İşte kulların dövülüyor, oysa suçlu senin kendi halkındır.››
darum, wie des feuers flamme stroh verzehrt und die lohe stoppeln hinnimmt, also wird ihre wurzel verfaulen und ihre blüte auffliegen wie staub. denn sie verachten das gesetz des herrn zebaoth und lästern die rede des heiligen in israel.
alev alev yanan ateş, samanı nasıl yiyip bitirirse, kuru ot alevin içinde nasıl birden tutuşup yok olursa, onlar da kökten çürüyüp gidecek, çiçekleri toz gibi havaya savrulacak. Çünkü her Şeye egemen rabbin yasasını reddettiler, İsrailin kutsalının sözlerini küçümsediler.
zu der zeit will ich die fürsten juda's machen zur feuerpfanne im holz und zur fackel im stroh, daß sie verzehren zur rechten und zur linken alle völker um und um. und jerusalem soll auch fürder bleiben an ihrem ort zu jerusalem.
‹‹o gün yahuda önderlerini odunların ortasında yanan bir mangal gibi, ekin demetleri arasında alev alev yanan bir meşale gibi yapacağım. sağda solda, çevredeki bütün halkları yakıp yok edecekler. yeruşalim ise sapasağlam yerinde duracak.
ein prophet, der träume hat, der erzähle träume; wer aber mein wort hat, der predige mein wort recht. wie reimen sich stroh und weizen zusammen? spricht der herr.
düşü olan peygamber düşünü anlatsın; ama sözümü alan onu sadakatle bildirsin. buğdayın yanında saman nedir ki?›› diyor rab.