Vous avez cherché: deserted (Anglais - Turc)

the mall is deserted.
alışveriş merkezi terkedildi.

and what they invented deserted them.
o uydurdukları putlar da kendilerinden kaybolup gitti.

half of them deserted to go look for gold.
yarısı gidip altın aramak için kaçtı.

look how they lied to themselves. and what they invented deserted them.
bak ki, nasıl kendilerine karşı yalan söylediler ve uydurdukları şeyler kendilerinden sapıp gitti.

==plot==the tardis lands on a deserted volcanic island.
==konu==tardis ıssız bir volkanik adaya düşer.

had you been harsh and hardhearted, they would have surely deserted you.
eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi.

tom stood alone under a big clock in the deserted train station.
tom tenha tren istasyonunda büyük bir saatin altında tek başına durdu.

how many wells lie deserted; and how many towering palaces lie in ruins!
(geride) nice terkedilmiş kuyularla bomboş kalmış yüksek saraylar (bırakılmıştır.)

during the freedom fight led by prince francis ii rákóczi the place was deserted again.
prens francis ii rákóczi tarafından yönetilen özgürlük savaşı sırasında yer tekrar terk edildi.

despite this, on 2 june, stephen of blois and some of the other crusaders deserted the army.
==antakya kalesini haçlılar ordusu ele geçirmesi===despite this, on 2 june, stephen of blois and some of the other crusaders deserted the army.

later that day schörner deserted his command and flew to austria where on 18 may he was arrested by the americans.
daha sonraki gün general schörner komutayı bırakarak avusturya'ya uçtu ve 18 mayıs'ta amerikan birlikleri tarafından tutuklandı.

(their fate) is manifest unto you from their (ruined and deserted) dwellings.
akibetleri, oturmuş oldukları yerlerden size belli olmaktadır.

after she and her child were deserted by james, she worked as a maid in the home of professor edward charles pickering.
kocasının evi terk etmesinden sonra, çocuğu ile birlikte amerikalı astronom edward charles pickering'in evinde hizmetçi olarak çalışmaya başladı.

by the time of the death of queen arwen, celeborn and galadriel's granddaughter, lothlórien itself was deserted.
celeborn ve galadriel’in torunu kraliçe arwen’in ölümünden sonra lothlórien ıssız hale geldi.

they will answer, "they have deserted us;" and they will bear witness against themselves that they were disbelievers?
"onlar bizi (yüzüstü) bırakıp-kayboldular" diyecekler. (böylelikle) bunlar, gerçekten kafirler olduklarına kendi aleyhlerinde şehadet ettiler.

during the match, the streets of belgrade and other serbian cities were nearly deserted: cafes were packed with people watching the action.
karşılaşmada, belgrad ve diğer sırp kentlerinin sokaklarında neredeyse in cin top oynuyordu. kafeler maçı izleyen insanlarla doldu.

local tour operators attract foreign visitors with the prospect of safaris, fire-dancing in remote villages, or exploring semi-deserted religious sanctuaries.
safariler, uzak köylerde ateş dansları ya da yarı-terk edilmiş dinsel yerlere geziler düzenleyen yerel tur operatörleri yabancı turistleri çekmeyi sürdürüyor.

in neighbouring montenegro, since tv vijesti ago began broadcasting "binbir gece" a few months ago, the streets are virtually deserted for 45 minutes each evening.
komşu ülke karadağ’da ise, binbir gece’nin birkaç ay önce tv vijesti tarafından yayınlanmaya başlamasından bu yana her akşam sokaklar 45 dakikalığına boşalıyor.

the athens international airport is virtually deserted during the 24-hour strike wednesday (february 10th). [getty images]
atina uluslararası havalimanı 10 Şubat Çarşamba günü düzenlenen 24 saatlik grev boyunca neredeyse bomboştu. [getty images]