Vous avez cherché: if i send mine,will you send yours (Anglais - Turc)

will you send it by mail?
onu postayla gönderir misin?

i'm sick. will you send for a doctor?
hastayım,doktor getirtecekmisin?

okay, okay, if i give you an easter egg, will you go away?
tamam, tamam, sana bir süpriz yumurta verirsem gidecek misin?

can you send your boy picture
evet

can you send your height picture
yakunsin

my people, who would support me against god if i were to drive them off? will you not take heed?
onları kovarsam ey kavmim, allah'tan başka kim yardım eder bana, hiç de mi düşünmezsiniz?

and o my people, who would protect me from allah if i drove them away? then will you not be reminded?
onları kovarsam ey kavmim, allah'tan başka kim yardım eder bana, hiç de mi düşünmezsiniz?

my people, who would protect me against god if i were to drive these people away? will you then not take heed?
onları kovarsam ey kavmim, allah'tan başka kim yardım eder bana, hiç de mi düşünmezsiniz?

“o my people! who will support me against god, if i dismiss them? will you not give a thought?”
onları kovarsam ey kavmim, allah'tan başka kim yardım eder bana, hiç de mi düşünmezsiniz?

can you send your photo i have heard that turkish girls are hot
can you send your photo i have heard that turkish girls are too pretty

if i shut up heaven that there be no rain, or if i command the locusts to devour the land, or if i send pestilence among my people;
‹‹yağmur yağmasın diye göğü kapadığımda, toprağın ürününü yiyip bitirmesi için çekirgelere buyruk verdiğimde ya da halkımın arasına salgın hastalık gönderdiğimde,

that is not but your testing us; with it you send astray whomever you will and guide whomever you will; you are our master, so forgive us and have mercy on us, and you are the best of the forgiving.”
affet bizi, merhamet eyle! sen affedenlerin en hayırlısısın!” [2,55; 4,153] {km, Çıkış 24,100; sayılar 11,16}

he it is who sends down water (rain) from the sky; from it you drink and from it (grows) the vegetation on which you send your cattle to pasture;
gökten suyu indiren o'dur. ondan hem size içecek vardır, hem de hayvanlarınızı otlatacağınız bitkiler.