Vous avez cherché: underscore (Anglais - Turc)

underscore
alt çizgi

_ (#095;) underscore
_ (# 095;) altçizgi

pollsters say the findings underscore the need for better bilateral communication.
anket kuruluşları, sonuçların karşılıklı iletişimin iyileştirilmesi gereğine işaret ettiğini söylüyorlar.

you may use the underscore character '_' as an alias to this function.
you may use an underscore character as an alias to this function.

he said it would underscore co-operation between the two nato allies.
patrik, bunun nato'ya bağlı iki müttefik arasındaki işbirliğinin altını çizeceğini söyledi.

the failed effort to stop the vote would deepen the division and underscore that pristina has no real influence in the north.
seçimleri durdurma yönündeki başarısız bir girişim, bölünmeyi daha da derinleştirecek ve priştine'nin kuzeyde hiçbir gerçek nüfuzu olmadığının altını çizecek.

most importantly, according to the un chief, the events underscore the need to address the root causes that led to the violence.
daha da önemlisi bm liderine göre yaşanan olaylar bu şiddete yol açan nedenlerin ortadan kaldırılması gereğinin altını çiziyor.

croatia libertas says it plans to file claims with the un human rights council to underscore problems with bih's judiciary.
croatia libertas, bh yargı sistemindeki sorunların altını çizmek için bm İnsan hakları konseyi'ne şikayette bulunmayı planladığını da belirtti.

the experienced may note that the actual variable names sent by the browser contains a period rather than an underscore, but php converts the period to an underscore automatically.
any cookies sent to you from the client will automatically be turned into a php variable just like get and post method data.

recent developments in bosnia and herzegovina's oil industry underscore the country's continuing dependence on foreign producers with agendas of their own.
bosna-hersek'in petrol sanayiinde yaşanan son gelişmeler, ülkenin kendi gündemlerine sahip yabancı prosedürlere olan bağımlılığının devam ettiğinin altını çiziyor.

eu country reports underscore romania’s progress in the quest to join the eu in 2007, but they also single out corruption as a damaging social and economic phenomenon.
ab'nin ülke raporlarında bir yandan romanya'nın 2007 yılında birliğe katılma yolunda kayedettiği ilerlemenin altı çizilirken, diğer yandan yolsuzluk yıkıcı bir sosyal ve ekonomik fenomen olarak öne çıkarılıyor.

father dimitrija krstevski of st. atanasie and imam ejup selmani of the neprosteno mosque visited each other's places of worship to mark the beginning of reconstruction and to underscore their support for reconciliation.
st. atanasie kilisesinden peder dimitrija krstevski ile neprosteno camii'den İmam eyüp selmani, yeniden inşa çalışmalarının başlamasını kutlamak ve uzlaşmaya verdikleri desteğin altını çizmek amacıyla birbirlerinin ibadethanelerini ziyaret ettiler.

"that is one reason the secretary wanted to come here and underscore for the parties their need to move forward with the types of reforms that will strengthen their candidacies for eu and nato membership."
"bakanın buraya gelip tarafların ab ve nato üyelik adaylıklarını güçlendirecek türde reformları ilerletmeleri gereğinin altını çizmek istemesinin bir nedeni de bu."

powell said the charter aims to underscore "us support for the efforts the three countries make toward eventual full integration into euro-atlantic institutions, especially their nato aspirations".
powell, imtiyaz anlaşmasının amacının, "Üç ülkenin avrupa-atlantik örgütleriyle tam bir bütünleşme için gösterdikleri çabalarına, özellikle de nato'ya katılma ideallerine olan abd desteğinin" altını çizmek olduğunu belirtti.

"life and nothing more...", he argues, is neither representation nor reportage, but rather "evidence":all looks like reporting, but everything underscores ("indique à l'évidence") that it is the fiction of a documentary (in fact, kiarostami shot the film several months after the earthquake), and that it is rather a document about "fiction": not in the sense of imagining the unreal, but in the very specific and precise sense of the technique, of the "art" of constructing images.
ona göre "ve yaşam sürüyor", tasvir de habercilik de değil, "kanıt"tır:tamamiyle habercilik gibi görünüyor; oysa, her şey bunun bir belgeselin hikâyesi, kurgulaştırılmış hali (zaten kiyarüstemi gerçekte filmi depremden aylar önce çekmişti) ve hatta daha çok, "kurgu" üzerine bir belgesel olduğunu (gerçek olmayanın yansıtılması değil de, çok özel ve titizlikle uygulanmış bir teknikle görüntülerin "sanat" haline getirilmesi olduğunu) vurguluyor.