Vous avez cherché: moi je ne veux pas tu es moche (Français - Turc)

je ne veux pas
sağol

je ne veux pas mourir !
Ölmek istemiyorum!

je ne veux pas plus vivre.
artık yaşamak istemiyorum.

je ne veux pas y aller seul.
oraya yalnız gitmek istemiyorum.

je ne vous laisse jamais aller i ymm bas moi tu es mienne
seni asla bırakmam ben ymm bitanem benim sen benimsin

ils ne sont pas du monde, comme moi je ne suis pas du monde.
ben dünyadan olmadığım gibi, onlar da dünyadan değiller.

je ne veux nullement faire ce que je vous interdis.
ben size karşı çıkmakla sizi menettiğim şeylere kendim düşmek istemiyorum.

et moi je ne suis qu'un avertisseur clair».
bana gelince, ben ancak açıkça uyaran biriyim."

moi, je ne suis qu'un avertisseur bien clair».
bana gelince, ben açıkça uyaran biriyim. hepsi bu."

vous jugez selon la chair; moi, je ne juge personne.
siz insan gözüyle yargılıyorsunuz. ben kimseyi yargılamam.

je ne cherche pas d'eux une subsistance; et je ne veux pas qu'ils me nourrissent.
ben onlardan herhangi bir rızık istemiyorum. beni yedirmelerini de istemiyorum.

pour ce qui concerne les dons spirituels, je ne veux pas, frères, que vous soyez dans l`ignorance.
ruhsal armağanlara gelince, kardeşlerim, bu konuda bilgisiz kalmanızı istemem.

tu sais ce qu'il y a en moi, et je ne sais pas ce qu'il y a en toi. tu es, en vérité, le grand connaisseur de tout ce qui est inconnu.
eğer demiş olsam, sen bunu bilirsin, sen benim nefsimde olanı bilirsin, ben ise senin nefsinde olanı bilmem, çünkü gaybları bilen yalnız sensin, sen!".

et si je fais ce que je ne veux pas, ce n`est plus moi qui le fais, c`est le péché qui habite en moi.
İstemediğimi yapıyorsam, bunu yapan artık ben değil, içimde yaşayan günahtır.

je ne veux nullement faire ce que je vous interdis. je ne veux que la réforme, autant que je le puis.
ben, size yasakladığım şeylere (kendim sahiplenmek suretiyle) size aykırı düşmek istemiyorum.

je ne veux que la réforme, autant que je le puis. et ma réussite ne dépend que d'allah.
size yasak ettiğim şeylerde, aykırı hareket etmek istemem; gücümün yettiği kadar ıslah etmekten başka bir dileğim yoktur.

tu ne veux être qu'un tyran sur terre; et tu ne veux pas être parmi les bienfaiteurs».
demek arabuluculardan olmak istemiyor da, bu yerde ille yaman bir zorba olmayı arzuluyorsun sen!"

je leur ai donné ta parole; et le monde les a haïs, parce qu`ils ne sont pas du monde, comme moi je ne suis pas du monde.
ben onlara senin sözünü ilettim, dünya ise onlardan nefret etti. Çünkü ben dünyadan olmadığım gibi, onlar da dünyadan değiller.

jacob s`éveilla de son sommeil et il dit: certainement, l`Éternel est en ce lieu, et moi, je ne le savais pas!
yakup uyanınca, ‹‹rab burada, ama ben farkına varamadım›› diye düşündü.

l`un étant sorti de chez moi, je pense qu`il a été sans doute déchiré, car je ne l`ai pas revu jusqu`à présent.
‹biri yanımdan ayrıldı. besbelli bir hayvan parçaladı, bir daha göremedim onu.