Hai cercato la traduzione di o sözcüğü bana söylemedin mi da Turco a Inglese

bana söylemedin.
you didn't tell me.

ona bir şey söylemedin mi?
you didn't tell him anything?

dün sen bana bugün geç kalmayacağını söylemedin mi?
didn't you tell me yesterday that you wouldn't be late today?

tom'un öldüğünü söylemedin mi?
didn't you say tom died?

o niçin bana söylemedi.
why didn't she tell me?

olimpiyatların özünü oluşturan o sözcüğü, tutkuyu hep kalbimde taşımak istiyorum.
i want to carry in my heart forever the key word of the olympics -- passion.

tom bana söylemedi.
tom didn't tell me.

kimse bana söylemedi.
no one told me.

size öyle söylemedim mi?
didn't i tell you so?

hiç kimse bana söylemedi.
nobody told me.

bunu demin söylemedim mi?
didn't i just say that?

burada olduğunu kimse bana söylemedi.
nobody told me you were here.

tom onun hakkında bir şey söylemedi mi?
didn't tom say something about that?

niçin gitmemeye karar verdiğinizi hâlâ bana söylemediniz.
you still haven't told me why you decided not to go.

avimelek, ‹‹bunu kimin yaptığını bilmiyorum›› diye yanıtladı, ‹‹sen de bana söylemedin, ilk kez duyuyorum.››
and abimelech said, i wot not who hath done this thing: neither didst thou tell me, neither yet heard i of it, but to day.

anneme dönüp "daha söylemediniz mi?" dedi.
and he turned to my mother, and he said, "you haven't told her yet?"

tom mary'ye söyleyecek bir şeyi olduğunu söylemedi mi?
didn't tom say he had something to tell mary?

rableri kendilerini çağırdı: "o ağaçtan ikinizi menetmedim mi ve şeytanın ikinize düşman olduğunu söylemedim mi?"
(then) their lord called to them, saying: 'did i not prohibit you to approach that tree, and did i not warn you that satan was your clear enemy'

köylülerden hiçbiri hyun sook'un yerini bana söylemedi çünkü büyükanne onu batılılardan hep saklamıştı ve
no one in the village would tell me where hyun-sook was, because the grandmother had always hidden her from westerners.

dedi: "ben söylemedim mi, sen benimle beraberliğe asla dayanamazsın!"
"did i not tell you," he replied, "that you will not be able to bear with me?"