検索ワード: skilled (英語 - トルコ語)

skilled
kalifiye

skilled labor
vasifli İŞgÜcÜ

he's skilled at videogames.
o video oyunlarında yetenekli birisi.

joseph is a skilled economist.
joseph yetenekli bir ekonomisttir.

lo! i am a skilled custodian.
ben iyi bir koruyucuyum; bilgiliyim."

you're quite a skilled negotiator.
oldukça yetenekli bir arabulucusun.

he was known as a skilled diplomat.
beneš yetenekli bir diplomat olarak biliniyordu.

dumbledore is also skilled in occlumency and legilimency.
dumbledore asasız büyü yapma yeteneğine sahip bir büyücüdür.

that equals about 1 million skilled labourers by 2015.
bu da 2015 yılına kadar yaklaşık 1 milyon vasıflı işçi anlamına geliyor.

who will bring you every learned, skilled magician."
"bütün bilgiç sihirbazları sana getirsinler."

she is an illiterate girl, trained, skilled as a welder.
okuması-yazması olmayan bu kız, kaynakçı olarak eğitildi ve kalifiye hale geldi..

(then) pharaoh said: 'bring every skilled sorcerer'
fir'avn: "bana bütün bilgili büyücüleri getirin." dedi.

he said to the dignitaries around him, “this is a skilled magician.
(fir'avn), çevresindeki ileri gelenlere: "bu dedi, bilgin bir büyücüdür."

many countries experience emigration of up to 70% of their skilled professionals.
pek çok ülke, kalifiye profesyonellerinin neredeyse yüzde 70’ini kaybediyor.

an insufficient number of skilled workers poses another problem for bulgarian tourism.
kalifiye eleman sayısının yetersizliği de bulgar turizmine bir başka sorun teşkil ediyor.

automatic behavior -- skilled behavior -- is subconscious, controlled by the behavioral side.
otomatik davranis--- ogrenilmis davranis bilincaltinda, davranissal bakimdan kontrol altina alinmis bir durumda.

this brief list includes human beings, natural landforms, works of art and skilled human actions.
bu kısa liste insanoğlunu içeriyor, doğal güzellikleri, sanat eserlerini ve yetenekli insan eylemlerini.

and pharaoh said (to his) men: 'bring every skilled sorcerer to me.'
fir'avn: "bana bütün bilgili büyücüleri getirin." dedi.

the whole country has been de-skilled … if you don't have resistance to this, you don't have hope."
bütün ülke vasıfsızlaştırıldı ... buna direnç göstermezseniz, umudunuz olmaz."