Je was op zoek naar: reconcile;reconcile (Engels - Turks)

reconcile...
noun, a list of items

reconcile state
deposits onto account

we can reconcile.
uzlaşabilirz,

but can you reconcile that?
peki bu konuda uzlaşılabilir mi?

and so they also reconcile with sex.
seksle de barışıyorlar.

key muslim politicians in bih reconcile
bh'nin önde gelen müslüman siyasileri uzlaştılar

it is difficult to reconcile these versions.
plutarkhos da bu şekilde görüş belirtir.

but why would you reconcile after a fight?
bir kavgadan sonra niye barışasınız ki?

but if they reconcile—god is forgiving and merciful.
erkekler, bundan vazgeçerlerse şüphe yok ki allah suçları örter, rahimdir.

i would rather kill myself than reconcile myself to my fate.
kadere razı gelmektense ölmeyi tercih ederim.

if two groups of believers fight each other, reconcile between them.
eğer müminlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin.

once it has complied, reconcile between them with justice, and be equitable.
(allah'ın buyruğuna) dönerse artık adaletle onların arasını düzeltin ve daima adil olun.

since the versions vary, a joint committee will work to reconcile the language.
değişik versiyonlar olması yüzünden, ortak bir komite dili uzlaştırmak için çalışacak.

however, how to reconcile quantum theory with general relativity is still an open question.
fakat genel görelilik ile kuantum teorisinin fikirlerinin nasıl bağdaştırılacağı hala açık bir sorudur.

this would only impede efforts to reconcile turkey and armenia, babacan said in an interview with ntv.
ntv'ye verdiği röportajda babacan, bunun ancak türkiye ile ermenistan'ı uzlaştırma çabalarına zarar vermeye yarayacağını söyledi.

if they wish to have a settlement then god will reconcile them, for god is all-knowing and cognisant.
(karı ve koca) barışmayı isterlerse allah ikisinin arasını bulur. allah bilir, haber alır.

as in the previous rounds, the sides were unable to reconcile their fundamentally different positions on the future of the province.
Önceki turlarda olduğu gibi, taraflar eyaletin geleceği konusundaki temelden farklı tutumlarını uzlaştıramadılar.

the believers are brothers, so reconcile between your brothers, and remain conscious of god, so that you may receive mercy.
hiç şüphe yok ki inananlar, ancak kardeştirler, artık kardeşlerinizin arasını bulun, barıştırın, uzlaştırın onları ve çekinin allah'tan da acınmışlardan olun.

for caroline glick, deputy managing editor of the jerusalem post, the countries can reconcile only if turkey decides it is interested in reconciliation.
jerusalem post gazetesi sorumlu yazı işleri müdürü yardımcısı caroline glick ise, iki ülke arasındaki uzlaşmanın, türkiye’nin gerçekten uzlaşmak isteyip istemediğine bağlı olduğunu belirtiyor.

if they desire reconcilement, allah shall reconcile them. indeed allah is all-knowing, all-aware.
bunlar barıştırmak isterlerse allah aralarını bulur; şüphesiz allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır.