Je was op zoek naar: sevgi ve övgü için seni kullanırlar (Turks - Engels)

sevgi ve barış.
love and peace.

enerji, sevgi ve coşkuydu.
it was energy, love and joy.

o sevgi ve şefkat istiyor.
he wants affection.

tüm sevgi ve hüzün kalbimde erir.
all love and sadness melt in my heart.

birbirimizi sevgi ve iyi işler için nasıl gayrete getirebileceğimizi düşünelim.
and let us consider one another to provoke unto love and to good works:

yuvamızı sevgi ve mutluluk dolu yapacağımızı umuyoruz.
we hope we will make our home full of love and happiness.

ona vurduğun için seni suçlamıyorum.
i don't blame you for hitting him.

ama çoğunlukla içinizde bir sevgi ve şefkat hissi uyandırıyorlar.
but mostly they evoke a feeling of caring.

bu iş için seni tuttuğumuza sevindim.
i'm glad we hired you for this job.

onunla evlenmen için seni asla zorlamayacağım.
i will never force you to marry him.

zidiku, "o, sevgi ve saygıyı yansıtırdı." diyor.
"he reflected love and respect," xhidiku says.

memleketinden çıkarmak için seni nerdeyse zorlayacaklardı.
and indeed, they were about to drive you from the land to evict you therefrom.

kaza için seni suçlamıyorum, senin hatan değildi.
i don't blame you for the accident; it was not your fault.

onlar yurdundan çıkarmak için seni tedirgin edip dururlar.
and indeed, they were about to drive you from the land to evict you therefrom.

onlar İslam'a girdikleri için seni minnet altına sokuyorlar.
they count it as a favour to thee that they have surrendered!

hepinize sevgiler ve saygılar
love and respect to all of you

bir saat içinde seni arayacağım.
i will call you in an hour.

bir saat içinde seni tekrar arayacağım.
i'll call you up again in an hour.

her zaman övgüler için balık tutuyor.
she is always fishing for compliments.

bilge ve övgüye layık olanın indirdiği bir vahiydir.
(it is) a revelation from the wise, the owner of praise.