Je was op zoek naar: soluk (Turks - Engels)

soluk
breath

soluk alma
respiration

soluk borusu
windpipe

soluk alıp vermezler.
they have ears, but they hear not; neither is there any breath in their mouths.

soluk mavi$ff9955
pale blue$ff9955

soluk yumuşak sulu et
pse meat

o hep soluk görünüyor.
she always looks pale.

soluk pantolonlar hâlâ modadır.
faded jeans are still in fashion.

değerinden daha soluk olan yıldızlar
stars fainter than

soluk almağa başlayan sabaha,
and brightening morning,

tom soluk bir mavi gömlek giyiyor.
tom is wearing a faded blue shirt.

o, soluk bir pamuk etek giymişti.
she was dressed in a faded cotton skirt.

ve soluk, soluk bu geminin kaptanıdır.
and the breath, the breath is the captain of that vessel.

bu basitçe sık sık soluk almak demek.
purging is basically hyperventilating.

soluk soluğa koşan (at)lara andolsun,
(i swear) by the snorting chargers (of the warriors), whose hoofs strike against the rocks

bu renk sıklıkla "soluk sarı" olarak tanımlanır.
a woman... being foolish or scatter-brained.

ve soluk bir çizginin resmin ortasından geçtiğini göreceksiniz.
and you'll see there is a line, a faint line going across that image.

yavruların soluk taç çizgileri ve pembemsi bir göğsü vardır.
juveniles have pale crown stripes and a pinkish breast.

Çiçekleri pembe ya da soluk mor olup 1,5 cm gelir.
the flowers are pink or pale purple and up to long.

kabuk yeşil ile beyaz renkli ve soluk yeşil çizgilidir.
bark green with white to pale green stripes.