Je was op zoek naar: radikal (Turks - Servisch)

sıcak hava radikal destekçilerini durduramadı.
visoke temperature nisu odvratile pristalice radikala.

kıbrıs türkler radikal adayı seçtiler
kiparski turci izabrali tvrdolinijaša

bulgaristan'da radikal İslamcı bir grup çökertildi
slomljena radikalna islamska grupa u bugarskoj

bu yüzden, bu sistemi radikal biçimde değiştirdik.
zato smo radikalno promenili taj sistem.

radikal parti'nin parlamentoda 17 üyesi olacak.
srpska radikalna stranka imaće 17 predstavnika.

priştine, ülke genelinde radikal İslamcılara darbe indiriyor.
priština slama ekstremističke grupe širom zemlje.

hdz'nin resmi adayı ise radikal andriya hebrang.
zvanični kandidat hdz-a je tvrdolinijaš andrija hebrang.

eroğlu, radikal ulusal birlik partisi'nin lideri.
eroglu vodi tvrdokornu stranku nacionalnog jedinstva.

bu gibi radikal değişimlerden geçmek avukatlar için oldukça zor olacak.
tako radikalne promene biće teške za advokate.

bir kısım medyada zanlılar radikal İslamcı vahabi hareketiyle ilişkilendiriliyor.
u nekim medijskim izveštajima oni se povezuju sa radikalnim islamskim pokretom vehabija.

(hürriyet, turkish weekly, radikal - 27/01/09)
(hurijet, turkiš vikli, radikal - 27/01/09)

düzinelerce radikal İslamcı türk pakistan ve afganistan'da eğitim gördü.
nekoliko desetina turskih radikalnih islamista bilo je obučavano u pakistanu i avganistanu.

dört bulgar, radikal İslamcı düşünceleri İnternet yoluyla yaymak suçundan tutuklandı.
Četvoro bugara uhapšeno je zbog promovisanja radikalnog islama preko interneta.

bosnalı sırp radikal milliyetçilerin kosova örneğini izleme yönündeki çağrıları giderek artıyor.
sve je više poziva tvrdokornih bosansko-srpskih nacionalista da rs sledi primer kosova.

liderler, İslam'ın radikal biçimlerinin bölgede büyük oranda tutunamadığı görüşündeler.
radikalni oblici islama većinom nisu uspeli da steknu uporište u regionu, kažu lideri.

"vatandaşlar yaşam standartlarından memnun olmasalar da, daha radikal protestolara hazır değil.
„građani, uprkos nezadovoljstvu životnim standardom, nisu spremni za radikalnije proteste.

kıbrıslı rumlar, radikal eroğlu'nun söz konusu çabalara ciddi engeller koyabileceğinden korkmuşlardı.
kiparski grci strahovali su da bi izbor tvrdolinijaša eroglua mogao da donese ozbiljne prepreke u tim naporima.

hükümet, radikal İslamcıların saraybosna yakınlarındaki lukavica'da bulunan merkezle ilgili iddialarını reddetti.
vlada odbacuje tvrdnje radikalnih islamista vezane za centar u lukavici, u blizini sarajeva.

kararı veren novi sad il meclisi, sırp radikal partisi (srs) tarafından kontrol ediliyor.
skupštinom novog sada, koja je donela odluku, vlada nacionalistička srpska radikalna stranka (srs).

beklendiği gibi, sırp radikal partisi ile miloseviç'in sosyalistleri draskoviç'in girişimini şiddetle eleştirdi.
kao što se i očekivalo, srpska radikalna stranka i miloševićevi socijalisti žestoko su kritikovali draškovićevu inicijativu.