Você procurou por: allah nasip etsin (Turco - Francês)

unutmayin allah nasip etmeyeceği şeyi hayal ettirmez
destin et fortune

allah, sizin bilmediğinizi bildi de bundan önce size yakın bir fetih nasip etti.
il a placé en deçà de cela (la trêve de houdaybiya) une victoire proche.

alacakları birçok ganimetler de nasip etmiştir.
ainsi qu'un abondant butin qu'ils ramasseront.

sizin onu kuşatamayacağınızı bildi de size tövbe nasip etti.
il sait que vous ne saurez jamais passer toute la nuit en prière.

Şu bir gerçek ki, biz sana apaçık bir fetih nasip ettik.
en vérité nous t'avons accordé une victoire éclatante,

allah size tövbe nasip etti. artık namazı/duayı yerine getirin, zekâtı verin, allah'a ve resulüne itaat edin.
mais, si vous ne l'avez pas fait et qu'allah a accueilli votre repentir, alors accomplissez la salât, acquittez la zakât, et obéissez à allah et à son messager.

ama allah sizin bilemediğiniz şeyleri bildiğinden ondan önce, yakın bir zafer nasib etti.
il a placé en deçà de cela (la trêve de houdaybiya) une victoire proche.

babamı da bağışla (ona tevbe ve iman nasip et). Çünkü o sapıklardandır.
et pardonne à mon père: car il a été du nombre des égarés;

günahlarımızı bağışla bizim. kötülüklerimizin üstünü ört ve bize iyilerle birlikte ölmek nasip et."
seigneur, pardonne-nous nos péchés, efface de nous nos méfaits, et place nous, à notre mort, avec les gens de bien.

bundan sonra da allah, dilediğine tövbe nasib etmiş ve tövbesini kabul eylemişti ve allah suçları örter, rahimdir.
après cela allah, accueillera le repentir de qui il veut, car allah est pardonneur et miséricordieux.

“size mal ve evlad ihsan buyursun, size bahçeler, ırmaklar, su kanalları nasib etsin.”
et qu'il vous accorde beaucoup de biens et d'enfants, et vous donne des jardins et vous donne des rivières.

yemin olsun ki, allah, içlerinden bir grubun kalpleri kaymaya yüz tuttuktan sonra, peygambere ve o güçlük saatinde ona uymuş olan muhacirlerle ensar'a tövbe nasip etmiş, sonra da onların tövbelerini kabul buyurmuştur.
allah a accueilli le repentir du prophète, celui des emigrés et des auxiliaires qui l'ont suivi à un moment difficile, après que les cœurs d'un groupe d'entre eux étaient sur le point de dévier.

andolsun ki, allah, yine peygambere ve en zor gününde ona uyan muhacirler'le ensar'a, içlerinden bir kısmının kalbleri az kalsın kayacak gibi olmuşken, tevbe nasip etti de lutfedip tevbelerini kabul buyurdu.
allah a accueilli le repentir du prophète, celui des emigrés et des auxiliaires qui l'ont suivi à un moment difficile, après que les cœurs d'un groupe d'entre eux étaient sur le point de dévier.

sonra onlara tövbe nasip etti ki, eski hallerine dönsünler. hiç kuşkusuz, allah, tövbeleri çok çok kabul eden, rahmeti sınırsız olandır.
puis il agréa leur repentir pour qu'ils reviennent [à lui], car allah est l'accueillant au repentir, le miséricordieux.

allah'ın nasib ettiği bu ganimet malları o hicret eden fakirlere aittir ki, onlar allah’ın lütfunu ve rızasını taleb etmek, allah’ın dinine ve resulüne destek vermek için yurtlarından ve mallarından edildiler.İşte imanlarında sadık ve samimi olanlar ancak onlardır.
[il appartient aussi] aux émigrés besogneux qui ont été expulsés de leurs demeures et de leurs biens, tandis qu'ils recherchaient une grâce et un agrément d'allah, et qu'ils portaient secours à (la cause d') allah et à son messager. ceux-là sont les véridiques.