Você procurou por: lazim benimde zamanim yok biliyorsun (Turco - Inglês)

zamanımız yok.
we don't have the time.

ama zamanımız yok.
but, we don't have time.

alışverişe zamanımız yok!
we don't have time to shop!

acele et! Çok zamanımız yok.
be quick! we haven't much time.

bu yüzden fazla zamanımız yok."
so we don't have much time."

başdanışman, "burada boşa harcayacak hiç zamanımız yok.
"we don't have much time to waste here," he said.

bu detaylara girecek zamanımız yok, ama temelde,bu da işe yarar.
we don't have time to go into all of those details, but basically, that works too.

artık küresel ısınma diye bir problem yok. biliyorsunuz, parayı onlar veriyor.
there isn't a problem with global warming any longer, so we can -- you know, they're funding.

söylememe gerek bile yok, biliyorsunuz ki böyle parça parça bir araya gelen bir çalışmada epey uğraşmamız gerekti.
needless to say, when it's kluged together like this, there were a lot of trials and tribulations getting this working.

lahey'de düzenlediği basın toplantısında konuşan brammertz, "zamanımız yok.
"we have no time.

akşam yemeği yemek için neredeyse zamanımız yoktu.
we hardly had time to eat our dinner.