İnsan çevirisi örneklerinden çeviri yapmayı öğrenmeye çalışıyor.
Profesyonel çevirmenler, işletmeler, web sayfaları ve erişimin serbest olduğu çeviri havuzlarından.
sal god sy geroep hoor as benoudheid oor hom kom?
tanrı feryadını duyar mı?
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
benoudheid en angs het my getref, maar u gebooie is my verlustiging.
ama buyrukların benim zevkimdir.
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
word die regverdige uit die benoudheid gered, dan kom die goddelose in sy plek.
onun yerine sıkıntıyı kötü kişi çeker.
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
o here, waarom staan u so ver weg en hou u verborge in tye van benoudheid?
sıkıntılı günlerde kendini gizliyorsun?
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
en roep my aan in die dag van benoudheid: ek sal jou uithelp, en jy moet my eer.
seni kurtarırım, sen de beni yüceltirsin.
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
toe sweer die koning en sê: so waar as die here leef wat my uit alle benoudheid verlos het,
kral bat-Şevaya, ‹‹beni bütün sıkıntılardan kurtaran, yaşayan rabbin adıyla ant içiyorum›› dedi,
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
die here is goed, 'n toevlug in die dag van benoudheid, en hy ken die wat by hom skuil.
sığınaktır sıkıntı anında. korur kendisine sığınanları.
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
gaan heen en roep die gode aan wat julle verkies het; laat dié julle verlos in die tyd van julle benoudheid.
gidin, seçtiğiniz ilahlara yakarın; sıkıntıya düştüğünüzde sizi onlar kurtarsın.››
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
wie sal ons skei van die liefde van christus verdrukking of benoudheid of vervolging of honger of naaktheid of gevaar of swaard?
mesihin sevgisinden bizi kim ayırabilir? sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı, çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı?
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
en 'n hongersnood en groot benoudheid het oor die hele egipteland en kanaän gekom, en ons vaders kon geen voedsel kry nie.
‹‹sonra bütün mısır ve kenan ülkesini kıtlık vurdu, büyük sıkıntılar başladı. atalarımız yiyecek bulamadılar.
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
en daar sal tekens wees aan son en maan en sterre, en op die aarde benoudheid van nasies in hulle radeloosheid, wanneer see en branders dreun,
‹‹güneşte, ayda ve yıldızlarda belirtiler görülecek. yeryüzünde uluslar denizin ve dalgaların uğultusundan şaşkına dönecek, dehşete düşecekler.
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
'n slegte tand en 'n voet wat swik, so is die vertroue op 'n ontroue in die dag van benoudheid.
Çürük dişe ya da sakat ayağa güvenmek gibidir.
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
dan sal jy die benoudheid van my woning aanskou, in alles waarin hy aan israel goed sal doen; en in jou huis sal daar al die dae geen bejaarde wees nie.
İsraile yapılacak bütün iyiliğe karşın, sen konutumda sıkıntı göreceksin. artık soyundan hiç kimse yaşlanacak kadar yaşamayacak.
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
en jy sal die vrug van jou liggaam eet, die vlees van jou seuns en jou dogters wat die here jou god jou gegee het, in die beleëring en in die benoudheid waarmee jou vyand jou benoud sal maak.
‹‹kuşatma sırasında düşmanınızın vereceği sıkıntıdan rahminizin meyvesini, tanrınız rabbin size verdiği oğulların, kızların etini yiyeceksiniz.
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
sodat hy aan geeneen van hulle iets sal gee van die vlees van sy kinders wat hy eet nie, omdat daar vir hom niks anders oorgelaat is in die beleëring en in die benoudheid waarmee jou vyand jou in al jou poorte benoud sal maak nie.
yediği çocuklarının etini onların hiçbiriyle paylaşmayacak. Çünkü düşmanın kuşatma sırasında sizi sıkıştırması yüzünden kentlerinizde hiç yiyecek kalmayacak.
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
en dit vermeerder sy opbrings vir die konings wat u oor ons gestel het om ons sondes ontwil, en hulle heers oor ons liggame en oor ons vee na hulle willekeur, en ons is in 'n groot benoudheid.
günahlarımız yüzünden ürünlerimizin çoğunu başımıza getirdiğin krallara veriyoruz. bizi de, hayvanlarımızı da istedikleri gibi kullanıyorlar. büyük sıkıntı içindeyiz.››
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
en ek sal hulle die vlees van hul seuns en die vlees van hul dogters laat eet, en hulle sal elkeen die vlees van sy naaste eet, in die beleëring en in die benoudheid waarmee hulle vyande en die wat hulle lewe soek, hulle benoud sal maak.
onlara oğullarının, kızlarının etini yedireceğim. canlarına susamış düşmanları onları kuşattığında sıkıntıdan birbirlerini yiyecekler.›
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
en laat ons klaarmaak en optrek na bet-el; en ek sal daar 'n altaar bou vir die god wat my geantwoord het op die dag van my benoudheid en by my was op die weg wat ek gegaan het.
beytele gidelim. sıkıntı çektiğim günlerde yakarışımı duyan, gittiğim her yerde benimle birlikte olan tanrıya orada bir sunak yapacağım.››
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
'n vrou het droefheid wanneer sy baar, omdat haar uur gekom het; maar wanneer die kindjie gebore is, dink sy nie meer aan haar benoudheid nie, om die blydskap dat 'n mens in die wêreld gebore is.
kadın doğum yapacağı zaman ağrı çeker. Çünkü saati gelmiştir. ama doğurunca, dünyaya bir çocuk getirmenin sevinciyle çektiği acıyı unutur.
Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite: