Sie suchten nach: evangeeliumi (Estnisch - Türkisch)

jeesuse kristuse, jumala poja evangeeliumi algus.
tanrının oğlu İsa mesihle ilgili müjdenin başlangıcı.

siis käisid hajaliolevad mööda maad ja kuulutasid evangeeliumi sõna.
bunun sonucu dağılan imanlılar, gittikleri her yerde tanrı sözünü müjdeliyorlardı.

õndsa jumala au evangeeliumi järgi, mis on usaldatud minu kätte.
mübarek tanrının bana emanet edilen yüce müjdesine göre bu böyledir.

teised kuulutavad armastusest, teades, et ma viibin siin evangeeliumi kaitsmiseks,
sonuncular, müjdeyi savunmaya atandığımı bilerek bunu sevgiyle yapıyorlar.

me läkitasime ühes temaga venna, kelle kuulsus evangeeliumi kuulutamises on tuttav k
müjdeyi yayma çabalarından ötürü bütün kiliselerce övülen bir kardeşi de onunla birlikte gönderiyoruz.

aga filippus avas oma suu ja lähtudes sellest kirjakohast ta kuulutas temale evangeeliumi jeesusest.
bunun üzerine filipus anlatmaya koyuldu. kutsal yazıların bu bölümünden başlayarak ona İsayla ilgili müjdeyi bildirdi.

ei andnud me silmapilkugi järele ega alistunud neile, et evangeeliumi tõde jääks teie juurde.
müjde gerçeği sürekli sizinle kalsın diye bir an bile onlara boyun eğip teslim olmadık.

ja seda kuningriigi evangeeliumi peab kuulutatama kogu maailmas tunnistuseks kõigile rahvaile, ja siis tuleb ots.
göksel egemenliğin bu müjdesi bütün uluslara tanıklık olmak üzere dünyanın her yerinde duyurulacak. İşte o zaman son gelecektir.

aga pärast seda, kui johannes oli pandud vangi, tuli jeesus galileasse ja kuulutas jumala evangeeliumi
yahyanın tutuklanmasından sonra İsa, tanrının müjdesini duyura duyura celileye gitti.

ja tema on pannud mõned apostleiks ja mõned prohveteiks ja mõned evangeeliumi kuulutajaiks ja mõned karjaseiks ja õpetajaiks,
kendisi kimini elçi, kimini peygamber, kimini müjdeci, kimini önder ve öğretmen atadı.

aga filippus leiti asdodist ja ta käis mööda maad ning kuulutas evangeeliumi kõigile linnadele, kuni ta jõudis kaisareasse.
filipus ise kendini aşdot kenti'nde buldu. sezariye'ye varıncaya dek bütün kentleri dolaşarak müjde'yi duyurdu.

- sel päeval, kui jumal kohut mõistab inimeste salajaste asjade üle kristuse jeesuse läbi minu evangeeliumi järgi.
yaydığım müjdeye göre tanrının, insanları gizlice yaptıkları şeylerden ötürü İsa mesih aracılığıyla yargılayacağı gün böyle olacaktır.

ma oleksin tahtnud teda pidada enese juures, et ta sinu asemel oleks abiks mulle, kes olen ahelais evangeeliumi pärast.
müjdenin uğruna tutuklu kaldığım sürece senin yerine bana hizmet etmesi için onu yanımda alıkoymak isterdim; ama senin onayın olmadan bir şey yapmak istemedim. Öyle ki, yapacağın iyilik zorunluluktanmış gibi görünmesin, gönülden olsun.

aga kui nad filippust uskusid, kes neile kuulutas evangeeliumi jumala riigist ja jeesuse kristuse nimest, siis ristiti nii mehi kui naisi.
ama tanrının egemenliği ve İsa mesih adıyla ilgili müjdeyi duyuran filipusun söylediklerine inandıkları zaman, erkekler de kadınlar da vaftiz oldular.

aga mitte kõik ei ole võtnud kuulda evangeeliumi sõna. sest jesaja ütleb: „issand, kes usub meie kuulutust?”
ne var ki, herkes müjdeye uymadı. yeşayanın dediği gibi: ‹‹ya rab, verdiğimiz habere kim inandı?››

aga tema ütles neile: „ma pean ka muudele linnadele kuulutama jumala riigi evangeeliumi, sest selleks ma olen läkitatud!”
ama İsa, ‹‹Öbür kentlerde de tanrının egemenliğiyle ilgili müjdeyi yaymam gerek›› dedi. ‹‹Çünkü bunun için gönderildim.››

ent ma läksin sinna ilmutuse tagajärjel ja esitasin neile evangeeliumi, mida ma kuulutasin paganate seas, eriti neile tähtsamaile, et ma kuidagi tühja ei jookseks ega oleks jooksnud.
vahiy uyarınca gittim. boş yere koşmayayım ya da koşmuş olmayayım diye, öteki uluslar arasında yaydığım müjdeyi özel olarak ileri gelenlere sundum.

aga kui me ise, või isegi mõni ingel taevast, peaks teile kuulutama evangeeliumi peale selle, mida meie teile oleme kuulutanud — ta olgu neetud!
İster biz, ister gökten bir melek size bildirdiğimize ters düşen bir müjde bildirirse, lanet olsun ona!

kelles teiegi olete sellest alates, kui saite kuulda tõe sõna, oma õndsuse evangeeliumi, ja kelles teiegi saades usklikuks olete kinnitatud tõotatud püha vaimu pitseriga, selle vaimu,
gerçeğin bildirisini, kurtuluşunuzun müjdesini duyup ona iman ettiğinizde, siz de vaat edilen kutsal ruhla onda mühürlendiniz.

nagu me ennegi oleme öelnud, nõnda ütlen mina ka nüüd jälle: kui keegi teile kuulutab evangeeliumi peale selle, mis te olete saanud, siis ta olgu neetud!
daha önce söylediğimizi şimdi yine söylüyorum: bir kimse size kabul ettiğinize ters düşen bir müjde bildirirse, ona lanet olsun!