Sie suchten nach: laisse moi (Französisch - Türkisch)

laisse-moi avec celui que j'ai créé seul,
benimle şu adamı yalnız bırak ki ben onu tek olarak yarattım.

laisse-moi donc avec quiconque traite de mensonge ce discours; nous allons les mener graduellement par où ils ne savent pas!
artık bu sözü yalan sayanı sen bana bırak. biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız.

je les méprise!... je ne vivrai pas toujours... laisse-moi, car ma vie n`est qu`un souffle.
Çek elini benden, çünkü günlerimin anlamı kalmadı.

achitophel dit à absalom: laisse-moi choisir douze mille hommes! je me lèverai, et je poursuivrai david cette nuit même.
ahitofel avşaloma şöyle dedi: ‹‹İzin ver de on iki bin kişi seçeyim, bu gece kalkıp davutun peşine düşeyim.

et laisse-moi avec ceux qui crient au mensonge et qui vivent dans l'aisance; et accorde-leur un court répit:
beni ve o ni'met sahibi yalanlayıcıları yalnız bırak ve onlara biraz mühlet ver.

maintenant laisse-moi; ma colère va s`enflammer contre eux, et je les consumerai; mais je ferai de toi une grande nation.
‹‹Şimdi bana engel olma, bırak öfkem alevlensin, onları yok edeyim. sonra seni büyük bir ulus yapacağım.››

laisse-moi passer, je te prie, laisse-moi voir ce bon pays de l`autre côté du jourdain, ces belles montagnes et le liban.
İzin ver de Şeria irmağından geçip karşı yakadaki o verimli ülkeyi, o güzel dağlık bölgeyi ve lübnanı göreyim.›

et samson dit au jeune homme qui le tenait par la main: laisse-moi, afin que je puisse toucher les colonnes sur lesquelles repose la maison et m`appuyer contre elles.
Şimşon, elinden tutan gence, ‹‹beni tapınağın damını taşıyan sütunların yanına götür de onlara yaslanayım›› dedi.

Écoute maintenant, toi aussi, la voix de ta servante, et laisse-moi t`offrir un morceau de pain, afin que tu manges pour avoir la force de te mettre en route.
Şimdi lütfen kölenin söyleyeceğini dinle. İzin ver de, önüne biraz yemek koyayım. yoluna devam edecek gücün olması için yemek yemelisin.››

achimaats, fils de tsadok, dit: laisse-moi courir, et porter au roi la bonne nouvelle que l`Éternel lui a rendu justice en le délivrant de la main de ses ennemis.
sadok oğlu ahimaas yoava, ‹‹İzin ver de koşup krala rabbin onu düşmanlarının elinden kurtardığını haber vereyim›› dedi.

alors abischaï, fils de tseruja, dit au roi: pourquoi ce chien mort maudit-il le roi mon seigneur? laisse-moi, je te prie, aller lui couper la tête.
seruya oğlu avişay krala, ‹‹bu ölü köpek neden efendim krala lanet okusun?›› dedi, ‹‹İzin ver de gidip başını uçurayım.››

et pharaon lui dit: que te manque-t-il auprès de moi, pour que tu désires aller dans ton pays? il répondit: rien, mais laisse-moi partir.
firavun, ‹‹bir eksiğin mi var, neden ülkene dönmek istiyorsun?›› diye sordu. hadat, ‹‹hayır, ama lütfen gitmeme izin ver›› diye yanıtladı.

abischaï dit à david: dieu livre aujourd`hui ton ennemi entre tes mains; laisse-moi, je te prie, le frapper de ma lance et le clouer en terre d`un seul coup, pour que je n`aie pas à y revenir.
avişay davuta, ‹‹bugün tanrı düşmanını senin eline teslim etti›› dedi, ‹‹Şimdi bırak da, onu kendi mızrağıyla bir atışta yere çakayım. İkinci kez vurmama gerek kalmayacak.››