Sie suchten nach: allah iyilik versin (Türkisch - Französisch)

allah iyilik versin
dieu leur bénisse

allah iyilik edenleri sever.
car allah aime les bienfaisants.

allah, iyilik yapanları sever.
car allah aime les bienfaisants.

allah iyilik yapanları şüphesiz sever.
car allah aime, certes, les bienfaisants.

Şüphesiz allah, iyilik edenleri sever.
car allah aime les bienfaisants.

muhakkak ki allah, iyilik edenlerle beraberdir.
allah est en vérité avec les bienfaisants.

Çünkü allah iyilik edenlerin mükafatını yitirmez.
car allah ne laisse pas perdre la récompense des gens bienfaisants.

gerçekten allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez.
car allah ne laisse pas perdre la récompense des gens bienfaisants.

doğrusu allah iyilik yapanların ecrini zayi etmez.
en vérité allah ne laisse pas perdre la récompense des bienfaiteurs.

sabret, çünkü allah, iyilik yapanların ödülünü savsamaz.
et sois patient. car allah ne laisse pas perdre la récompense des gens bienfaisants.

allah iyilikte bulunanları sever.
car allah aime les bienfaisants.

allah da onlara dünya nimetlerini ve ahiretin güzelim mükafatını verdi ve allah, iyilik edenleri sever.
allah, donc, leur donna la récompense d'ici-bas, ainsi que la belle récompense de l'au-delà. et allah aime les gens bienfaisants.

onlar bollukta ve darlıkta sarfederler, öfkelerini yenerler, insanların kusurlarını affederler. allah iyilik yapanları sever.
qui dépensent dans l'aisance et dans l'adversité, qui dominent leur rage et pardonnent à autrui - car allah aime les bienfaisants -

ve biz ona (İbrahim'e) iyilik verdik.
nous lui avons donné une belle part ici-bas.

o erdemliler ki bollukta ve darlıkta yardım için para harcarlar, öfkelerini kontrol ederler, insanların kusurlarını görmemezlikten gelirler. allah iyilik yapanları sever.
qui dépensent dans l'aisance et dans l'adversité, qui dominent leur rage et pardonnent à autrui - car allah aime les bienfaisants -

(mallarınızı) allah yolunda harcayın, kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın, iyilik edin, doğrusu allah iyilik edenleri sever.
et dépensez dans le sentier d'allah. et ne vous jetez pas par vos propres mains dans la destruction. et faites le bien. car allah aime les bienfaisants.

bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. bizi cehennem azabından koru! derler.
accorde nous belle part ici-bas, et belle part aussi dans l'au-delà; et protège-nous du châtiment du feu!»

her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz allah iyiliğin karşılığını verir, o her şeyi bilir.
et quiconque fait de son propre gré une bonne œuvre, alors allah est reconnaissant, omniscient.

gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse, şüphesiz allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz."
et très certainement, allah ne fait pas perdre la récompense des bienfaisants».

allah bize lutfetti (bizi korudu, yüceltti), doğrusu kim (allah'tan) korkar ve sabrederse, allah iyilik edenlerin ecrini zayi etmez."
quiconque craint et patiente... et très certainement, allah ne fait pas perdre la récompense des bienfaisants».