Results for my little baby translation from English to Turkish

that's my little son.
bu benim küçük oğlum.

my little finger is swollen.
benim küçük parmağım şişti.

and that's my little workshop.
burasi benim kucuk atolyem.

i have a pain in my little toe.
küçük ayak parmağımda ağrı var.

this was my little bit of bio-mimicry.
bu benim canlı taklidim.

my little brother asked for some money.
küçük erkek kardeşim biraz para istedi.

now, that's my little, depressing story.
Şimdi bu benim küçük iç karartıcı hikayem.

and my little idea that will do that is sleep.
bunu yapacak küçük fikrim ise uyku.

look at the cute little baby sleeping in the cradle.
beşikte uyuyan sevimli bebeğe bak.

i took one, and gave the other apples to my little sister.
birini ben aldım, diğer elmaları ise küçük kız kardeşime verdim.

and my little sister wanted to be a pilot -- god help her.
ve kardeşim pilot olmak isterdi... tanrı yardımcısı olsun.

my little sister has been suffering from a toothache since last night.
benim küçük kardeşim geçen geceden beri diş ağrısından kıvranıyordu.

"just then i see a baby, a little baby in the lap of a mother.
tam o anda bir bebek görüyorum, annesinin kucağında minicik bir bebek.

and yet, she was feeding three little baby tasmanian devils in her pouch.
ama yine de tazmanya canavarı üç yavrusunu kesesinde besliyordu.

and there i am. i'm done. there's my little furby.
İşte sonuç:. benim küçük furby'm.

and so, i want to kind of go through my little story of what i found out.
ve bunların sonunda ne keşfettiğimin kısa hikayesinden bahsetmek istiyorum.

my little group of molecular programmers are trying to refashion all of these parts from dna.
benim bir grup moleküler programcım tüm bu yapıları tamamen dna kullanarak yeniden üretmeye çalışıyor.

on the left there, julia platt, the mayor of my little hometown in pacific grove.
solda, pasifik grove'deki küçük kasabamın... ...belediye başkanı julia platt var.

600 million. now imagine if you gave birth to a little baby, and you had to feed this thing.
600 milyon. Şimdi düşünün ki küçük bir bebeğiniz var ve bu bebeği beslemek zorundaydınız.

my little children, let us not love in word, neither in tongue; but in deed and in truth.
yavrularım, sözle ve dille değil, eylemle ve içtenlikle sevelim.