Results for so you not sure come or not? translation from English to Turkish

i'm not sure whether tom can swim or not.
tom'un yüzüp yüzemediğinden emin değilim.

i'm not sure if this is really true or not.
bunun gerçekten doğru olup olmadığına emin değilim.

if it rotates, will china come or not?
eğer dönüyorsa, Çin gelir mi gelmez mi?

i'm not sure whether tom can speak french or not.
tom'un fransızca konuşup konuşamadığından emin değilim.

i'm not sure whether tom has ever been to boston or not.
tom'un boston'a gidip gitmediğinden emin değilim.

it is doubtful whether he will come or not.
onun gelip gelmeyeceği şüpheli.

i don't know whether he will come or not.
gelip gelmeyeceğini bilmiyorum.

i don't know whether george will come or not.
george'un gelip gelmeyeceğini bilmiyorum.

i don't know whether he'll come or not.
onun gelip gelmeyeceğini bilmiyorum.

i don't care if tom comes or not.
tom'un gelip gelmediği umurumda değil.

whether he comes or not, i'll go.
o gelse de gelmese de, ben gideceğim.

why do you not ask forgiveness of god? haply so you will find mercy.'
esirgenmeniz için allah'tan mağfiret dilemeniz gerekmez mi?"

it doesn't make any difference to me whether tom comes or not.
tom'un gelip gelmemesi benim için farketmez.

but tod couldn't come and the project is sort of somewhere, i'm not sure whether it's happening the way we thought, or not.
ancak tod gelemedi ve proje bir yerlerde kaldı, düşündüğümüz gibi gibi olacak mı bilemiyorum.

have you not seen that allah slowly transports the clouds, then gathers them together, then heaps them together, so you see the rain coming forth from between them?
bilmez misin ki allah bulutları sürer, sonra onları birleştirir, sonra onları birbiri üstüne yığar ve sen de yağmurun onların arasından çıktığını görürsün?

he said, 'o my people, why do you seek to hasten evil before good? why do you not ask forgiveness of god? haply so you will find mercy.'
“ey halkım!” dedi, “İyiliği bırakıp da neden kötülüğün çarçabuk gelmesini istiyorsunuz.niçin, merhametine nail olmak ümidiyle allah'tan af dilemiyorsunuz?”

have you not seen that allah slowly transports the clouds, then gathers them together, then heaps them together, so you see the rain coming forth from between them? and from the sky he sends down hail from the mountains of ice, then sends them upon whomever he wills, and averts them from whomever he wills; it is close that the flash of its lightning take away the eyesight.
baksana, allah bulutları sevk ediyor, sonra onları bir araya getirip üst üste yığıyor.İşte görüyorsun ki bunların arasından yağmur çıkıyor.o, gökten, -oradaki dağlar büyüklüğünde bulutlardan- dolu indirir de onunla dilediğini vurur, dilediğini de ondan korur.bu bulutların şimşeğinin parıltısı nerdeyse gözleri alıverecek!