Results for ama yerim translation from Turkish to English

amini yerim
i eat amines

amını yerim senin her yerini yalamak istiyorum
sen gönderirmisin bana

ama başka yerde olmuyor.
but nowhere else anyway.

ama deveyi yere yıkıp kestiler.
but they did ham-string her.

onu her yerde aradım ama bulamadım.
they looked for him everywhere but didn't find him.

ama azerbaycan’da gezecek yer göremiyorum
but i do not see places to visit in azerbaijan.

(ama) kaçacak bir yer var mı?
but could they find a refuge?

ama olay dünyanın her yerinde böyle değildi.
but this wasn't the case everywhere in the world.

ama böyle yerlerde öylece her istediğinizi yapıştıramıyorsunuz.
but there are places where you just can't paste on a wall.

ama akıl sağlığı yerinde olarak nasıl oturabilirsin?
but how do you sit in a sane way?

ama bölük yerleştirmenin şiddeti azaltmak yerine arttırdığı bir yer.
but it is a place where the putting-in of the troops has increased the violence rather than decreased it.

acele edersin. gittiğin yere varırsın ama oraya vardığında yalnızsındır.
you hurry, you get where you're going, but you get there alone.

ama allah'ın azabı, onlara beklemedikleri yerden geliverdi.
but allah came at them from whence they did not suppose and he cast terror into their hearts.

yusufu yakalayıp zindana, kralın tutsaklarının bağlı olduğu yere attı. ama yusuf zindandayken
and joseph's master took him, and put him into the prison, a place where the king's prisoners were bound: and he was there in the prison.

kara einon karşı köylüleri ralli çalışır, ama yerine onun inine onu alır draco, bir kurban olarak onu sunuyoruz.
kara tries to rally the villagers against einon, but they instead offer her as a sacrifice to draco, who takes her to his lair.

ama yine de, ben her sosyal alanda, her umumi alanda, yalnız bu kör düşünce, bu kör teknikten daha fazlasını aktarma arzunun olduğuna inanıyorum. ama yer belirleyen, çeşitli yönleri, arkayı, önü, yanları ve etrafı gösterebilen birşey.
and yet, i do believe that in every social space, in every public space, there is a desire to communicate more than just that blunt thought, that blunt technique, but something that pinpoints, and can point in various directions forward, backward, sideways and around.