Vous avez cherché: sustains (Anglais - Turc)

none sustains them except god.
onları (böyle boşlukta) allah'tan başkası tutmuyor.

none save the merciful sustains them.
onları (havada) rahman olan allah'tan başkası tutmuyor.

which neither sustains, nor satisfy hunger.
bu diken ne besleyicidir, ne de açlığı giderir.

no one sustains them except the all-beneficent.
onları (havada) rahman olan allah'tan başkası tutmuyor.

the current approach, he said, simply sustains existing tensions.
namani, bu yaklaşımın mevcut gerginliği sürdürdüğünü belirtti.

none save the merciful sustains them. surely, he observes all things.
kanatlarını açmada ve kapamada onlar, onları gökte, ancak rahman tutmada, şüphe yok ki o, her şeyi görür.

none sustains them except god. in this are signs for people who believe.
Şüphesiz bunda inanan bir toplum için âyetler (ibretler) vardır.

no one sustains them except the all-beneficent. indeed, he watches all things.
kanatlarını açmada ve kapamada onlar, onları gökte, ancak rahman tutmada, şüphe yok ki o, her şeyi görür.

is he who sustains every soul in spite of what it earns [comparable to the idols]?
bütün kazandıklarıyla her bir nefsin üzerinde böylesine hükümran olan başka kim vardır?

:formula_9 is the amount of time (in hours) that a battery can sustain.
bu pil, uzun şarj adedine sahiptir (1500 defanın üzerinde).