Vous avez cherché: davranıyor (Turc - Anglais)

delirmiş gibi davranıyor.
he behaves as if he were insane.

o onlara sert davranıyor.
she is hard on them.

o, çok dikkatli davranıyor.
he is being very careful.

tom bir bebek gibi davranıyor.
tom has been behaving like a baby.

tom, bir bebek gibi davranıyor.
tom is acting like a baby.

"türkiye bana çok iyi davranıyor.
"turkey has been treating me very well.

burada bir yabancı gibi davranıyor.
he pretends that he's a stranger here.

o, bana bir yetişkin gibi davranıyor.
he treats me as an adult.

bana sanki bir bebekmişim gibi davranıyor.
she treats me as if i were a baby.

tom mary'yi bile tanımıyor gibi davranıyor.
tom acts like he doesn't even know mary.

tom son günlerde tuhaf şekilde davranıyor.
tom has been acting strangely lately.

ekonomistler gerçekten bu şekilde mi davranıyor?"
is this really how economies behave?"

bu sırada devlet ise noel baba gibi davranıyor.
the government, meanwhile, has been acting like santa claus.

sanki o ünlü bir devlet adamı gibi davranıyor.
he behaves as if he were a famous statesman.

o boyutta çalıştığınız zaman her şey farklı davranıyor.
whenever you work on that level, things behave different.

ancak yetkililer, söz verme konusunda ihtiyatlı davranıyor.
however, officials are being cautious about making promises.

o okulda iyi davranıyor ama evde sorunlara neden oluyor.
he behaves well in school but at home he causes problems.

moleküler seviyede işler değişiyor, malzemeler farklı davranıyor.
because it's on this molecular level things change and they act different.

yoksa sen onu nasıl eğitmişsen öyle davranıyor olduğu için mi?
and because he's performing a behavior you've trained him to do?

ve bunların her bir molekülü anlattığım solar hücreler gibi davranıyor.
and each of these proteins acts just like that solar cell that i told you about.