전문 번역가, 번역 회사, 웹 페이지 및 자유롭게 사용할 수 있는 번역 저장소 등을 활용합니다.
insieme a lei
onunla
마지막 업데이트: 2014-08-14
사용 빈도: 4
품질:
e porteranno a lei la gloria e l'onore delle nazioni
ulusların görkemi ve zenginliği oraya taşınacak.
마지막 업데이트: 2012-05-05
사용 빈도: 1
품질:
poi disse a lei: «ti sono perdonati i tuoi peccati»
sonra kadına, ‹‹günahların bağışlandı›› dedi.
마지막 업데이트: 2012-05-05
사용 빈도: 1
품질:
così essa gli diede in moglie la propria schiava bila e giacobbe si unì a lei
rahel cariyesi bilhayı eş olarak kocasına verdi. yakup onunla yattı.
마지막 업데이트: 2012-05-05
사용 빈도: 1
품질:
le nazioni cammineranno alla sua luce e i re della terra a lei porteranno la loro magnificenza
uluslar kentin ışığında yürüyecekler. dünya kralları servetlerini oraya getirecekler.
마지막 업데이트: 2012-05-05
사용 빈도: 1
품질:
dissero allora: «chiamiamo la giovinetta e domandiamo a lei stessa»
‹‹kızı çağırıp ona soralım›› dediler.
마지막 업데이트: 2012-05-05
사용 빈도: 1
품질:
qui giuda vide la figlia di un cananeo chiamato sua, la prese in moglie e si unì a lei
orada kenanlı bir kızla karşılaştı. kızın babasının adı Şuaydı. yahuda kızla evlendi.
마지막 업데이트: 2012-05-05
사용 빈도: 1
품질:
se egli non fornisce a lei queste cose, essa potrà andarsene, senza che sia pagato il prezzo del riscatto
eğer bu üç hakkı ona vermezse, kadın karşılıksız özgür olacaktır.››
마지막 업데이트: 2012-05-05
사용 빈도: 1
품질:
e, benché ogni giorno essa ne parlasse a giuseppe, egli non acconsentì di unirsi, di darsi a lei
potifarın karısı her gün kendisiyle yatması ya da birlikte olması için direttiyse de, yusuf onun isteğini kabul etmedi.
마지막 업데이트: 2012-05-05
사용 빈도: 1
품질:
e non vi sarà più maledizione. il trono di dio e dell'agnello sarà in mezzo a lei e i suoi servi lo adoreranno
artık hiçbir lanet kalmayacak. tanrının ve kuzunun tahtı kentin içinde olacak, kulları ona tapınacak.
마지막 업데이트: 2012-05-05
사용 빈도: 1
품질:
dopo che si unì a lei, ella fu gravida di un peso leggero, con il quale camminava [senza pena].
derken erkek eşine yaklaşınca eşi, hafif bir yük taşımıya ve onunla gidip gelmeye başladı.
마지막 업데이트: 2014-07-03
사용 빈도: 1
품질:
se vedrai tra i prigionieri una donna bella d'aspetto e ti sentirai legato a lei tanto da volerla prendere in moglie, te la condurrai a casa
aralarında sevdiğiniz güzel bir kadın görürseniz, onu kendinize eş olarak alabilirsiniz.
마지막 업데이트: 2012-05-05
사용 빈도: 1
품질:
abimèlech, che non si era ancora accostato a lei, disse: «mio signore, vuoi far morire anche la gente innocente
avimelek henüz saraya dokunmamıştı. ‹‹ya rab›› dedi, ‹‹suçsuz bir ulusu mu yok edeceksin?
마지막 업데이트: 2012-05-05
사용 빈도: 1
품질:
ora, mentre essa sul dorso di un asino scendeva lungo un sentiero nascosto della montagna, davide e i suoi uomini scendevano di fronte a lei ed essa s'incontrò con loro
avigayil eşeğe binmiş, dağın öbür yolundan inerken, davutla adamları da ona doğru ilerliyorlardı. avigayil onlarla karşılaştı.
마지막 업데이트: 2012-05-05
사용 빈도: 1
품질:
allora maria, la profetessa, sorella di aronne, prese in mano un timpano: dietro a lei uscirono le donne con i timpani, formando cori di danze
harunun kızkardeşi peygamber miryam tefini eline aldı, bütün kadınlar teflerle, oynayarak onu izlediler.
마지막 업데이트: 2012-05-05
사용 빈도: 1
품질:
gesù allora, vedendo la madre e lì accanto a lei il discepolo che egli amava, disse alla madre: «donna, ecco il tuo figlio!»
İsa, annesiyle sevdiği öğrencinin yakınında durduğunu görünce annesine, ‹‹anne, işte oğlun!›› dedi.
마지막 업데이트: 2012-05-05
사용 빈도: 1
품질:
betsabea si presentò al re salomone per parlargli in favore di adonia. il re si alzò per andarle incontro, si prostrò davanti a lei, quindi sedette sul trono, facendo collocare un trono per la madre del re. questa gli sedette alla destr
bat-Şeva, adoniyanın dileğini iletmek üzere kral süleymanın yanına gitti. süleyman annesini karşılamak için ayağa kalkıp önünde eğildikten sonra tahtına oturdu. annesi için de sağ tarafına bir taht koydurdu.
마지막 업데이트: 2012-05-05
사용 빈도: 1
품질:
costoro non potranno toccarti. fa' partire la tua gente sul finire della notte, e nessuno di voi guardi indietro (eccetto tua moglie, ché in verità, ciò che accadrà a loro, accadrà anche a lei).nin verità, la scadenza è l'alba; non è forse vicina l'alba?”.
melekler, ey lut dediler, şüphe yok ki biz, rabbinin elçileriyiz, onlar, sana kesin olarak ilişemezler; sen gece karanlığı basınca ailene mensup olanlarla yola düş, hiçbiriniz, ardına bakmasın, ancak karını beraber götürme, çünkü o da onların uğrayacağı azaba uğrayacak. Şüphe yok ki uğrayacakları azabın mukadder zamanı, sabah çağıdır; sabah da yakın değil mi?
마지막 업데이트: 2014-07-03
사용 빈도: 1
품질: