Je was op zoek naar: io ho chiesto prima a te (Italiaans - Turks)

le ho chiesto un appuntamento.
ondan bir randevu istedim.

ecco a te noh
al sana nöh

io ho una casa.
benim bir evim var.

io ho un sogno
benim bir hayalim var

io ho due fratelli.
İki erkek kardeşim var.

tu dici a te stesso:
kendinize söylüyorsunuz:

gloria a te o signore]!
sen yücesin.

e ancora guai a te, guai!
daha ne olsun, sana yazıklar olsun, yazıklar!

risponderanno: “gloria a te!
onlar şöyle cevap verirler: “sübhansın!

essi dissero: “gloria a te.
dediler ki: "sen yücesin (ya rab); bizim senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur.

ecco che, pentiti, ritorniamo a te”.
allah: "azabıma dilediğim kimseyi uğratırım, rahmetim herşeyi kaplamıştır; bunu allah'a karşı gelmekten sakınanlara, zekat verenlere, ayetlerimize inanıp, yanlarındaki tevrat ve İncil'de yazılı buldukları, okuyup yazması olmayan peygambere uyanlara yazacağız. o peygamber, onlara, uygun olanı emreder ve fenalıktan meneder, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılar, onların ağır yüklerini indirir, zor tekliflerini hafifletir.

e’ a te, che tutto ritorna”.
dönüş sanadır" dediler.

stai parlando a te stesso%1=encoding
kendi kendine konuşuyor

sia che ti mostriamo ciò che promettiamo loro, sia che ti facciamo morire prima, a te incombe il comunicare, a noi la resa dei conti.
biz, onlara vadettiğimizin (azabın) bir kısmını sana göstersek de veya (ondan önce) seni öldürürsek de sana ancak (allah'ın emirlerini) tebliğ etmek düşer. hesap yalnız bize aittir.

poiché, dice il signore dio: io ho ricambiato a te quello che hai fatto tu, che hai disprezzato il giuramento e violato l'alleanza
‹‹ ‹egemen rab şöyle diyor: seninle yaptığım antlaşmayı bozarak içtiğin andı küçümsedin. ben de hak ettiğin biçimde seni cezalandıracağım.

quando ritornò in sé, disse: “gloria a te!
(ben ümmetim içinde seni görmeden) iman edenlerin ilkiyim!” [4,153] {km, Çıkış 33,18.20; tekvin 32,31.

e un altro dei discepoli gli disse: «signore, permettimi di andar prima a seppellire mio padre»
başka bir öğrencisi İsaya, ‹‹ya rab, izin ver, önce gidip babamı gömeyim›› dedi.

io ho detto: «voi siete dei, siete tutti figli dell'altissimo»
‹yüceler yücesinin oğullarısınız hepiniz!›

quanto a me, io do a te, più che ai tuoi fratelli, un dorso di monte, che io ho conquistato dalle mani degli amorrei con la spada e l'arco»
sana kardeşlerinden bir pay fazla veriyorum; onu amorlular'dan kılıcımla, yayımla aldım.››